Polonya’ya gelmeden önce tüm dünya gibi bizde John Paul II’ yi
duymuş, az çok hakkında bir şeyler biliyorduk.
Fakat Krakow’a gelince onu daha yakından tanımamızın gerekliliğini anlamıştık.
Her yerde posterleri, kitapları, resimleri ve heykelleriyle karşımızdaydı. Önce
filmlerle başladık onu tanımaya, sonra hakkında yazı ve kitaplar okuduk, herkesin
en çok saygı duyduğu isimdi. Karol Józef Wojtyła ( Jan
Pawel II) orijinal adı. Polonya ’da nazi dönemini yaşamış kireç ocağında
çalışmış, babasının 41’deki ölümünden sonra Rahip olmaya karar vermiş. Krakow’da
63’te Başpiskoposluğa, 78’de Vatikan’da Papalığa yükseldi. Sadece Polonya’nın
değil tüm dünyanın sevgisini kazanmayı başaran tek Papaydı, 81 senesinde
kendisine suikast girişiminde bulunan Mehmet Ali Ağca dışında sanırım. Bu suikastta
elinden ve karnından yaralanmış kolay
toparlanamamış olsa da 4 gün sonra M.A.Ağca’yı affettiğini duyurmuş, hatta
sonrasında onu hapiste ziyaret etmişti.
Zeki, konuşkan, dünyada 129 ülkeyi gezmiş, tüm dinlerle ortaklık kurmaya
çalışan, üstelik tarihte Vatikan’dan olmayan tek Papaydı.
Lehçe anadilinin
dışında, on dili akıcı konuşabilme yeteneğine de sahipmiş.
Archdiocesan Evleri 19 ve 21 numaralarda Kanonicza Sokağında.
Bu sokak Krakow'un en eski sokaklarından birisi ve bu iki bina 14yy'dan kalma. İkisi de Büyükşehir piskoposluğuna ait.
Karol Wojtyla 'nın 1951-58 yılları arasında Rahipken daha sonra 1958-67 yıllarında Piskoposluk,
Frederick Pautsch'e ait bazı çalışmalar |
Başpiskoposluk derken yine burada yaşamış.
Dini kıyafetlerinden |
Ona ait bazı eşyalar, giysiler, mektup ve pullar, hediyeler, Ressam Teresa Stankiewicz'e ve Frederick Pautsch'e ait bazı çalışmalar, 19 yy a ait mobilyalarla toplam 600 eser,16 odalık bu Barok evde sergilenmekte.
Sivil kıyafetlerinden |
2005 yılından sonra da buraya onun adı verilmiş. Muzeum Archidiecezjalne Kardynała Karola Wojtyły.
Müze eve giriş ücreti 5zl.
Gelelim Saint yani Azizliğe yükseltilmesine. 27 Nisan 2014’de
Roma’da Aziz Petrus Bazilikası’nda günümüzün Papası I.Franciscus tarafından
Aziz ilan edilişine, onun kendi evi
Krakow’dan, böylesi tarihi bir olaya
tanık olmamız Chris ve benim için elbette çok önemliydi. Aylar öncesinden
başlamıştı Krakow’da hareketlilik.
Sergiler,
heykeller yapılmıştı, pencerelerde, trenlerde Polonya ve Vatikan’ın bayrakları
asılıydı. Büyük günden bir gün önce 26 Nisan cumartesi günü bir zamanlar
Başpiskoposluk yaptığı Old Town’daki Pałac Biskupi w Krakowie’ın önünde kalabalık oluşmaya
başlamış, Palas’ın camlarında, duvarlarında 3D Multi-medya görselleriyle onun
hayali gezinmeye başlamış, yaşanmış gerçek anlar aynı pencerelerde yeniden
canlandırılmıştı. Akşam saat 21:10’da başlayıp yarım saat kadar süren bu
gösteriyi izledikten sonra eve geçtik.
Sanktuarium Bożego Miłosierdzia altgeçidi |
Nede olsa sabah erken kalkacak Łagiewniki’ye
'Sanctuary of Divine Mercy'e doğru
yol alacaktık, geceden sandviçlerimiz hazırdı. Ertesi gün Papa John Paul II’nin Rahibe Maria
Faustyna Kowalska’yı Aziz ilan ettiği yer olan manastıra doğru yola
çıktık. Stradom durağından 10 no’lu trene bindik 'Sanktuarium Bożego
Miłosierdzia' durağında indik.Teatr Bagatela'dan 8 no'lu tren le de gelinebiliyor bu arada. Fakat tren inanılmaz kalabalıktı. İtalyan
rahipler, gazeteciler, yerel halk başka şehirlerden gelenler.. kalabalık beni
başka tarafa, Chris’i başka tarafa sürükledi.
Ben o sıkışıklıkta nasıl biletimi makineye okutacağımı planlamaya çalışırken niyetimi farketmiş bir rahip, mimikleriyle gerek yok basma işareti verdi. E rahip onayını aldıysan bu ülkede zaten sırtın yere gelmezdi, basmadım tabi.
İnsanlar kütle halinde bir
durakta indi, tabi bizde.. nerde indiğimize bakamadık bile ve kütle halinde alt geçitten
karşı caddede ki yolun başında bulduk kendimizi. Tabiki yol üzerinde seyyar
satıcılar küçük tezgahlarıyla iş başındaydı, bu fırsat kaçmazdı tabi.
Şekerciler, baloncular, bayrak, teşbih satıcıları, durmadan elimize bir broşür
bırakanlar, tabi hepsi para da para diyordu.Ben o sıkışıklıkta nasıl biletimi makineye okutacağımı planlamaya çalışırken niyetimi farketmiş bir rahip, mimikleriyle gerek yok basma işareti verdi. E rahip onayını aldıysan bu ülkede zaten sırtın yere gelmezdi, basmadım tabi.
Krakow’da öğrendiğim bir şey ki rahipler gerçekten çok zengindi. Her dinde çarpıklıklar yok mu?
Kulesinden görüntü |
Rahiplerin, senin ve ölenlerin için dua etmesini istiyorsan, kibarca cebine her seferinde para koymalıydın.
Manastırın bahçesinde üç yapı vardı, soldaki Rahibe Maria Faustyna Kowalska’nın
yaşadığı Manastırdı. Bu rahibenin hikayesi şöyle; Rahibe arkadaşlarına rüyasında İsa peygamberin onunla konuştuğunu ve ondan kendisinin bir tablosunu yapmasını istediğini söylüyor. Oda diyor ki efendim benim hiç sanatsal bir yeteneğim yok, o zaman diyor, onu bul ve benim bir tablomu yaptır. Sonra rüyayı duyan bir rahip yetenekli bir ressamla iletişime geçmesini sağlıyor ve nitekim bu tablo ortaya çıkıyor. İşte aşağıda sağda da tabloda ki İsa tasvirinin heykeli var.
Bahçeden hafif arkaya dönünce Jan Pawel II’nin büyük bir
anıtı karşımıza çıktı, tabi kalabalıkla oraya doğru akmıştık. Her yerde büyük
ekranlarla canlı yayından Vatikan’ın kalbi tutuluyordu. Herkes saygılı bir
sessizlik içindeydi. Ekranlardan yükselen ses o kadar güçlüydü ki karşı tepeye
ulaşıyordu. Ekranları gören göremeyen herkes yüzünü sese doğru dönmüş,
yanlarında getirdikleri sandalye ve taburelere oturmuş, kimileri yeşil çimlerin
üzerine yatmış dinliyorlardı. Ekrandan kilise
korosunun yükseldiği bir an durduk oturduk Chris’le, ilginç bir atmosferdi,
dili anlamıyorduk, İtalyanca ve Lehçe’ydi fakat o yoğunluğu hissedebilmiştik.
Rahibe Maria Faustyna Kowalska ve İsa heykeli |
Arka alandaki çimlerin üzeri tıklım tıklımdı küçük bir nehir vardı aşağısında,
minik köprüsünden geçip, karşı tepenin merdivenlerine doğru çıktık. Burada hala
inşaası süren John Paul II adına yapılan bir Center var. İçerisinde müze,
kilise gb onu anlatacak bir Center yapılıyor. Orda ki kalabalık fazla değildi.
Sandviçlerimizi yedik, dili de anlamadığımızdan e biraz sıkılmıştık, satıcıların
tezgahlarını gezerek çıkışa yönlendik.
Tabi bu Center'ı görmek için sakin başka bir gün yine geldik. İçerde dini törenleri vardı, rahatsız etmeden önce etraftaki yan odaları gezdik. Tören bitince ana salonu da görmüş olduk.
İçerde, azizlerin kemiğinden bir parça, Papa'nın kanından bir parçanın konulduğu odalar vardı. Her oda farklı bir azize işaret ediyordu ve istedikleri birine girip dua ediyorlardı.
Odalardan birisi Tuz madeninden getirilmiş heykel ve kabartmalardan oluşuyordu.
Buranın çıkışında küçük bir kafeterya var, Papa John Paul'un en sevdiği kek Papieska satılıyor. Bol kremalı gofret gibi.
Bu ana binanın yanında müze var, girişi 5zl, fotoğraf çekmek istersen ekstra 5zl daha ödüyorsun. Avrupa şehirlerinde iyice moda haline gelen yok kamera için ekstra para, yok müzeyi böldük sağı için şukadar, köşesi için bukadar olayına deli olyorum. Yapacak bişi yok.
Tabi bu Center'ı görmek için sakin başka bir gün yine geldik. İçerde dini törenleri vardı, rahatsız etmeden önce etraftaki yan odaları gezdik. Tören bitince ana salonu da görmüş olduk.
İçerde, azizlerin kemiğinden bir parça, Papa'nın kanından bir parçanın konulduğu odalar vardı. Her oda farklı bir azize işaret ediyordu ve istedikleri birine girip dua ediyorlardı.
Tuz Madeninden |
Buranın çıkışında küçük bir kafeterya var, Papa John Paul'un en sevdiği kek Papieska satılıyor. Bol kremalı gofret gibi.
Bu ana binanın yanında müze var, girişi 5zl, fotoğraf çekmek istersen ekstra 5zl daha ödüyorsun. Avrupa şehirlerinde iyice moda haline gelen yok kamera için ekstra para, yok müzeyi böldük sağı için şukadar, köşesi için bukadar olayına deli olyorum. Yapacak bişi yok.
Bir grup anlamlandıramadığımız büyük bir
afişin önünde bir şeyleri protesto ediyor, imza topluyorlardı. Afişte arkası dönük iki çıplak gay’in bir sokaktaki
protestosundan alınmış bir kare üzerinde de gay bayrak renklerinin üzeri çizilerek
stoppedofili yazıyordu. Şoka uğramıştık, ne demekti anlamak istedik, içlerinden
iki tanesine ne yaptıklarını sordum, yabancı olduğumuzu anladıklarından önce
biraz tedirgin oldular, cevaplamak istemediler, sadece bizim ülke
vatandaşlarını ilgilendiren bir konu dediler, seks eğitimiyle alakalı dediler.
Ne? nasıl yani? diye sorarken Chris ne döndüğünü çoktan anlamış yüzü sinirden
kıpkırmızı kesilmişti. Kısaca bu grup gay düşmanlığı yapıyor, gaylerin genç
oğlan çocuklarıyla beraber olmasının durdurulması için okullarda ki seks
eğitiminin kaldırılmasını istiyordu. Tuhaf olan şey, bir çok söylentiye göre asıl genç oğlanlarla
beraber olan rahiplerin aslında kınanıyor oluşu ve böyle bir günde kilise adına
bu suça ortak olmadıklarını bunu yapanların gayler olduğunun bu grupla işaret
ediliyor oluşuydu. Bir zamanlar maalesef bizim John Paul II’de bu sorunu fark
etmiş ama üzerini kapatmakla yetinmişti. Acı olan ise o kağıtlara bir sürü imza
atan vardı. Eve döndük, bizim Pawel artık Saint olmuştu ve biz de ordaydık.