Sunday 6 April 2014

Krakow Ulusal Müzesi Şube ve Galerileri (The National Museum in Krakow Branches and Galleries)




Onbir şube  ve galeriden oluşan Ulusal müze ziyaretleri Pazar günleri ücretsiz.(10:00 am-4:00 pm) Pazartesi günleri kapalı.
1-Muzeum Narodowe w Krakowie Gmach Główny

Ana Bina al. 3 Maja 1
Ana binaya gitmek için 20 no’lu trene binip Uniwersytet Jagielloński durağından sonra ki Cracovia durağında indik. Alternatif olarak 304, 502, 744 yada 724 no’lu otobüslerin de oraya gittiğini belirtiyim. Müze içerisinde üç sabit galeri var. Birisinde; Ortaçağın başlarından 2.Dünya Savaşına kadar Polonya üniforma ve silahları. Biz burada şapkaları deneyip, üniformaları giyip eğlenceli fotoğraflar aldık.
 İkincisinde ; tekstil, mobilya, seramik ve araç gereçlerin gösterildiği Dekoratif Sanat. Üçüncüsünde; 20yy Polonya Çağdaş Sanatı örnekleri resim, heykel, baskı ve fotoğraflar sergileniyor. İzlenimci Polonya’lı  Ressam Włodzimierz Tetmajer’in 1905 yılında yaptığı  ‘Dorobek’ tablosu çok hoştu.
Zbigniew Pronaszko
Jacek Malczewski Polonya’da sembolizmin babası kabul edilen bir ressam. Daha sonraları Krakow Güzel Sanatlar Akademisinde rektörlükte yapmış. Vatansever, bağımsızlık ideallerini,  tarihsel şehitlik motifleri ve doğa sevgisiyle birleştirerek resimler yapmış.  Pazar günü dışında giderseniz sadece bu üç sabit sergi için 10 zl. Normal ücreti var. Diğer sergiler için ise 19 zl.  Binanın çevresinde ki yapılarda görülmeye değer. Çıkınca şöyle bir tur attık. Buranın iki büyük futbol takımının stadyumları da hemen binanın yakınında üstelik dinlenmek için çok tercih edilen büyükçe bir de park var.


2-Piskopos Erazm Ciołek Sarayı (The Bishop Erazm Ciolek Palace)

Ul.Kanonicza 17 (Wawel kalesinin Podzamcze sokağı girişinin, tam karşısındaki sokak)

Saray 1501-1503 yılında Polonya kralı Alexander Jagiellon sekreteri, Płock Piskoposu, Erazm Ciolek için yaptırılmış. Piskopos  Ciołek sadece bir diplomat ve hümanist değil, sanatçıların koruyucusu, saygın bir sanat müşterisi olarak da kabul ediliyormuş. 




Binanın ön mimarisi, geleneksel Gotik unsurlarını, ana portal ise İtalyan Rönesans etkilerini taşıyor. Saray 1520 yılında genişletilmiş (Tomicki Salonu dekoru bu döneme ait). Savaşlar ve fırtınalar sonucunda yıkılan sarayın yarısı 18.yyda tamamen yenilenmiş. Bir dönem, polis karakolu, hapishaneye dönüştürülmüş bu saray, 19.ve 20.yy’da çeşitli devlet kurumları tarafından da kullanılarak iyice bozulmaya başlamış.



 1996 yılında bina Krakow Ulusal Müzesi'ne teslim edilmiş. 1999-2006 yılında 

Yurttaşlar Komitesi tarafından finanse edilerek başlatılan, ‘Krakow Tarihi Anıtlarının Restorasyonu’ çerçevesinde, saray eski ihtişamına geri getirilmiş.



Giriş katta temsilcisi salonları var.  Freskler ile dekore edilmiş. Giriş ve zemin katta genel olarak Ortaçağ, Rönesans, Barok tarzında,  12. ve 18.yy arasında ki Eski Polonya-Litvanya Cumhuriyeti'nin Ortodoks Sanat eserleri sergileniyor. 




Birbirine kontrast renklerin parlaklığı hala göz alıyor. Dini figürler, Azizler, ahşap, fresk, yağlı boya çalışmalar, kokuları ve renkleriyle kesinlikle ziyarete değer.
Pazar günü giriş ücretsiz diğer günlerde ise 12/6 zl.

3-The Gallery of 19th Century Polish Art in the Sukiennice
Sukiennice, Rynek Glowny 1-3
Bir Pazar günü Chris’le, erkenden uyanıp Old Town’a geldik. Meydandaki büyük  kilisenin karşısında yer alan, Krakow’un  en büyük ve daimi koleksiyonuna sahip bu müze, 4 büyük salonuyla, 19 yy Polonya Resim ve Heykel Sanatını sergiliyor. Kesinlikle görülmesi gereken yerlerden birisi. Sergiyi gezerken her eserden inanılmaz keyif aldık. Peki salonlarda hangi sanatçılar ve eserleri vardı diye sorarsanız, hepsi olmasa da bazılarından bahsetmek isterim.

 Bacciarelli Salonu; Marcello Bacciarelli - Aydınlanma Salonu. Rokoko, Klasik ve Barok stilinde ki 18 yy eserlerinden oluşmakta. Tarihte tartışmalı bir figür olarak bilinen sanat ve bilim patronu, Polonya -Litvanya dükü ve Commonwealth (Milletler Topluluğu) ‘nin son kralı Stanisław August Poniatowski’nin genelde konu alındığı olaylar ve portreler karşımıza çıktı. Marcello Bacciarelli’nin ‘Ludwika Zamoyska Portresi’ benim bu salondaki favori tablomdu.
 Salonun diğer sanatçıları ise; Josef Grassi, Franciszek Smuglewicz, Johann Baptist von Lampi The Elder, Per
Piotr Michałowski- Senko
Krafft the Elder,
Michał Stachowicz, Józef Pitschmann, Aleksander Orłowski



Michałowski Room; Piotr Michałowski - Romantizm yada Ayaklanmalar Çağı Salonu.  Bu salonda en çok Piotr Michałowski’nin Senko adlı tablosuna bakakaldım. Diğer sanatçılardan bazıları; Leon Henryk Kapliński, Józef Simmler, Jan Nepomucen Głowacki, Henryk Rodakowski, Artur Grottger, Saturnin Świerzyński
Siemiradzki Room;  Henryk  Siemiradzki -Akademik Sanat Salonu. Salonda ki sergi 19. yüzyıl sanatının etrafında dönüyor. Mitolojik ve İncil'den sahneler, önemli tarihi olaylar, bağımsızlık temaları, peyzaj ve natürmorta yer veriliyor. Salona girer girmez  Tadeusz Ajdukiewicz’in  The portrait of Helena Modrzejewska, 1880’ adlı resim Helena’nın uzun beyaz elbisesinde ki ustalıkla hemen dikkatleri çekiyor.  Ayrıca yine dünyaca ünlü Jan Matejko'nun biraz bizide ilgilendiren Ukraynalı Kahin 'Wernyhora' tablosu da girişte hemen sağda yer alıyor.  İşte bu adı geçen kahin demiş ki Polonya'ya bir zamanlar : ne zaman Türk askerleri oraya gelir, Vistula nehrinden atlarını içirirlerse Polonya özgürlüğüne kavuşur diye, sonra  öyle de olmuş, Galiçya cephesiyle Türk Askerleri gelip savaşmış. İr başka çok ilgimi çeken sanatçı ‘ Temptation of St. Anthony’ eseriyle Lucjan Wędrychowski, Aziz Anthony’nin siyah arka fon önünde yerde oturuşu gerçekten çok etkileyiciydi.  Salonun başlıca sanatçıları, Henryk Hektor Siemiradzki, Jan Matejko, Tadeusz Ajdukiewicz, Wojciech Gerson, Lucjan Wędrychowski, Jacek Malczewski, Władysław Łuszczkiewicz, Henryk Rodakowski. Rakowicki Mezarlığında yatan Antonina Rożniatowska’nın ‘Wajdelota’ adlı ud çalan büstü de bu salonda yer alıyor.
Ukrayna’da çiftçilik tablosu

Chełmoński Room; Józef Marian Chełmoński – Realizm, Polonya İzlenimciliği, Sembolizm başlangıcı Salonu.  Józef Marian Chełmoński’nin ‘bir elde dört at’ tablosu, Władysław Podkowiński’nin ‘Ecstasy’ tablosu, Jacek Malczewski’nin ‘Introduction’ tablosu burada oldukça popüler. Ben özellikle Introduction tablosunun yaydığı huzura bayıldım.  Leon Wyczółkowski’nin ‘Kroket’ ve Ukrayna’da çiftçilik tablolarında ki güneşin ışığına da hayran kaldım. Józef Brandt’ın ‘Fight for a Turkish standard’ tablosu da düşündürücüydü. Salonun diğer sanatçılarından bazıları ise; Julian Fałat, Wojciech Gerson, Józef Pankiewicz, Jacek Malczewski, Anna Bilinska-Bohdanowiczowa..
Bunların dışında bir de küçük bir oda da antik dekoratif  işlemeli seramik ve vazolar sergilenmekteydi.
 Müze bitiminde, balkondaki  Cafesinde oturup farklı aromalarıyla sıcak çikolata içmek ve meydan manzarasıyla güzel fotoğraf kareleri  almak bu gezimizi için keyifli bir başka noktaydı.                              




4-The Jan Matejko House

Ul.Florianska 41
Jan Matejko Polonya’nın en büyük ve önemli ressamlarından biri.  Çalışmalarında  tarihsel olaylara yer veren  ressamın bazı eserleri, eskizlerinin yanı sıra, resim malzemeleri, gözlüğü, önemsiz küçük eşyalarından, 13yy elbise ve aksesuarlara, Rönesans tarzı mobilyalara kadar geniş bir  antika koleksiyonu da sergilenmekte, doğduğu, zaman zaman yaşadığı  bu 4 katlı evde. Şehir merkezinde olan bu müze için en az bir saat ayırmak gerek. Binanın girişinde Matejko’nun büst rölyefi var.   
  Ölümcül mide rahatsızlığına yakalandığı sırada son günlerini ‘Yıldızların altındaki oda’ diye adlandırılan mavi zemin üstüne altın sarısı yıldızların işlendiği tavanı olan oda da geçirmiş. Koleksiyonları arasında çokça Türkiye’den alınmış objelerde vardı. Antik bazı işkence aletleri de tek örnek olarak burada bulunuyor.  Resimleri kadar çerçeveleri de muhteşemdi, özellikle giriş katta ki aynaların ahşam çerçevelerindeki gargoyle ile oldukça esrarengiz bir havası vardı.  Eserlerinin bir kısmı da ‘ The Gallery of 19th Century Polish Art in the Sukiennice’ de sergilenmekte. Jan Matejko Krakow’da ki Sanat Okulu’nun kurucusu ve yöneticisi aynı zamanda Ulusal müzenin oluşturulmasına öncülük edenlerden biriymiş. Bence Krakow’a gelip Jan Matejko’yu duymadan, öğrenmeden giden  hiç Krakow’u gördüm dememeli.


5-The Szolayski House

Pl. Szczepanski 9
En sevdiğim müzelerden biriydi. Neredeyse her eserin fotoğrafını çektim
diyebilirim. Forever young! (Sonuna kadar genç!) Sloganıyla girdik içeri ve gerçekten inanılmaz dinamik ve etkileyiciydi. Müzenin yeri tam da Szczepański sanat meydanının içerisinde. Rynek Glowny’nin paralelinde.
Müzenin dışardan görünüşü
Karşısında Pałac Sztuki  yer alıyor. 
Binanın en eski kısmı 15 yy’dan kalma, 17. Ve 19yy da restorasyonla bugünkü halini almış.  ‘Krakow’un Altın Çocuğu’ denilen Stanisław Wyspiański’nin soft pastelle yaptığı çalışmalara bayıldım. Kendisine has bir üslubu var, hem şair, oyun yazarı, ressam hem vatansever bir yazar olarak ‘Genç Polonya’ hareketinin sembolik sanat felsefesini  de yazan sanatçılardan birisi. Bir dönem oda bu binada yaşamış üstelik. Bu müzede ‘Genç Polonya’ hareketinin diğer sanatçılarınınd a  resim, heykel, vitray, poster gibi bir çok alandaki çalışmaları yer alıyor.  1996 yılında Nobel Edebiyat ödülü almış iki yıl önce vefat ederek  Rakowicki’ye defnedilmiş, Wisława Szymborska’nın da şiir ve bazı kişisel eşyaları müzenin girişinde sergileniyor. Engelliler için düzenlenmiş rampa ve asansörüyle her şeyi düşünülmüş  bu küçük odalardan oluşan müze kesinlikle dolu dolu ve görülmeye değer.


6-The Jozef Mehoffer House
Arka bahçesi
Ul. Krupnicza 26
Jan Matejko’nun öğrencisi olan  Jozef Mehoffer (1869 – 1946) ‘Genç Polonya’ hareketinin öncü sanatçılarından birisi. Savaş arası dönemde de oldukça aktif çalışan sanatçı çoğunlukla vitray, dekoratif çalışmalar,  grafik sanatı, sembolist resimler ve en sevdiği model olan eşinin portrelerini çalışmıştır. Wavel Katedrali ve bir çok katedralin iç dekorasyonunu yapmış, yaptığı vitray pencereler ona uluslararası bir ün ve ödüller kazandırmış.
Giriş kat
 Yaşadığı bu evin diğer bir adı Kozalaklı ev. Giriş katta merdiven başlıklarında ve kapı üstlerinde ahşap kozalaklı kakmalar yer alıyor ayrıca yemek odası, kütüphane ve misafir odası var. Birinci katında ise; Sanatçının, eşinin ve oğullarının odaları, sarı oturma odası, yemek odası ve Japon ağaç gravürlerinin olduğu Japon odası var. Tabi mobilyaları, avizeleri, saatleri, kitapları, bazı çalışma ve eskizleri evin her yerinde yer alıyor böylece tam bir biyografik müze özelliği taşıyor.  

Bina dışardan oldukça sıradan bir yapıda olmasına rağmen içerisi çok geniş ve şık. Ben eşi Jadwiga’nın küçük mütevazı odasını daha çok beğendim. Bahçeye bakan penceresinden bolca aydınlık içeri giriyor, huzurlu, hoş bir yeşil tonunu yatağının örtüsüne taşıyordu. Kendisi de sanatçı olan Jadwiga’ya ait bazı çalışmalar odanın duvarlarında sergileniyordu. Meho cafe hemen müze çıkışında karşınızda, ister içeri girip otantik bir ortamda kahvenizi içersiniz, isterseniz bahçeye oturup, güneşin ve yeşilin tadını çıkarırsınız.


7-The Emeryk  Hutten-Czapski Museum

Ul. Pilsudskiego 10-12
Krakow’un merkezine çok yakın bir yerde şık 19 yy Neo Rönesans tarzı bir saray. Ön girişinde gargoyle heykelleri binayı korumakta, ne de olsa içerde inanılmaz bir koleksiyon var. Arka bahçeye dönmeden, solda ki merdivenlerden inince binaya giriş yapılıyor. 
Arka bahçe
İçeride  Emeryk Hutten Czapski’ye ait, Polonya’nın eski el yazmaları, kitapları, demir ve kağıt paraları, haritalar, madalyalardan oluşan büyük bir koleksiyonu sergileniyor. Ölümünden (1896’da ) sonra vasiyeti üzerine 1894 yılında aldığı bu sarayda sergilenmek üzere  koleksiyonlarını ulusal müzeye bağışlamış. 
Müze içinden
Aristokrat bir geçmişe sahip, Yunanca, Latince, Almanca, Rusca, Fransızca ve Lehçe gibi bir çok dilde konuşabiliyormuş.  Emeryk Hutten Czapski’nin paralar hakkında yazdığı 5 ciltlik eseri bugün hala en büyük kaynak niteliğini taşıyormuş.  İki katlı binanın içi, dokunmatik ekranlar, sergi yerleşim düzeniyle, dışı kadar şık bir yapısı var. Binadan çıkınca arka bahçe mutlaka görülmeli, oradaki heykellerle tam bir ortaçağ havasında.

8-The Karol Szymanowski Museum in the Villa ‘Atma’ in Zakopane
Zakopane, ul. Kasprusie 19

9-Europeum-Centre for European Culture

Pl. Sikorskiego 6

Müze binası 17yy’dan bir tahıl ambarı çoktan unutulmuş Sikorski Meydanı’nda. Müzenin açılışı 2013 yılında yapılmış. İçeri girince üst katta bir sergi salonu bulunuyor.  Fazla büyük bir koleksiyonu yok müzenin ama ilginç etkileyici heykelleri var. 
Giusto Le Court

Giusto Le Court’un mermer çalışması, İtalyan fakat sanatçısı belli olmayan şapkalı kadın büstü, Josef Flossmann’ın Anne ve çocuklar heykeli oldukça çarpıcı. 

Arka bahçesinde de yine kazılardan çıkan sütun ve mezar taşları yer almakta.


10-The Princes Czartoryski Museum-The Arsenal
Ul.sw.Jana 19;ul. Pijarska 8
Old Town’da ortaçağ surları arasında yer alan müze önünde Mercury heykeliyle, buranın en eski müzesi. 1801’de kurulmuş, Prenses  Izabela’ya ait koleksiyonlar  önce onun kendi sarayında sergilenmiş. Fakat savaş yıllarında oğlu bazı eserleri ordan oraya taşımak zorunda kalmış, en son Krakow’da ki bu müzeye yerleştirilmiş. Fakat 2. Dünya Savaşı’ndan sonra müzenin 843 eseri Raphael’in Genç adam tablosu da dahil kayıplara karışmış.
Müze içi
 İçerisinde şu an sergiye açık tek bir salon var.  Salonda tarihi heykeller, büstler, mumyalar, mühürler, el yazmaları,  terrakota, toprak vazo ve küçük heykeller bulunuyor. Leonardo Da Vinci’nin ünlü resmi ‘Lady with an Ermine’ çalışması da buradan Wawel  Kalesi’ne nakledilmiş 2012’de. Asma ortaçağ köprüsüyle karşı binaya geçişi var müzenin. Bana Oxford’u hatırlatan bu köprünün dışardan görünüşü de çok hoş.  Fakat biz gittiğimizde maalesef köprü bölümü kapalıydı ve  kütüphanesine de geçemedik.
11-The Princes Czartoryski Library
Ul. Sw. Marka 17

No comments:

Post a Comment