Onbir
şube ve galeriden oluşan Ulusal müze
ziyaretleri Pazar günleri ücretsiz.(10:00 am-4:00 pm) Pazartesi günleri
kapalı.
1-Muzeum Narodowe w
Krakowie Gmach Główny
Ana Bina al. 3 Maja 1
Ana binaya gitmek için 20 no’lu trene binip Uniwersytet
Jagielloński durağından sonra ki Cracovia
durağında indik. Alternatif olarak 304, 502, 744 yada 724 no’lu otobüslerin
de oraya gittiğini belirtiyim. Müze içerisinde üç sabit galeri var. Birisinde;
Ortaçağın başlarından 2.Dünya Savaşına kadar Polonya üniforma ve silahları. Biz
burada şapkaları deneyip, üniformaları giyip eğlenceli fotoğraflar aldık.
İkincisinde
; tekstil, mobilya, seramik ve araç gereçlerin gösterildiği Dekoratif Sanat.
Üçüncüsünde; 20yy Polonya Çağdaş Sanatı örnekleri resim, heykel, baskı ve
fotoğraflar sergileniyor. İzlenimci Polonya’lı
Ressam Włodzimierz Tetmajer’in
1905 yılında yaptığı ‘Dorobek’ tablosu
çok hoştu.
Zbigniew Pronaszko |
Jacek Malczewski
Polonya’da sembolizmin babası kabul edilen bir ressam. Daha sonraları Krakow
Güzel Sanatlar Akademisinde rektörlükte yapmış. Vatansever, bağımsızlık
ideallerini, tarihsel şehitlik motifleri
ve doğa sevgisiyle birleştirerek resimler yapmış. Pazar günü dışında giderseniz
sadece bu üç sabit sergi için 10 zl. Normal ücreti var. Diğer sergiler için ise
19 zl. Binanın çevresinde ki yapılarda
görülmeye değer. Çıkınca şöyle bir tur attık. Buranın iki büyük futbol
takımının stadyumları da hemen binanın yakınında üstelik dinlenmek için çok
tercih edilen büyükçe bir de park var.
2-Piskopos
Erazm Ciołek Sarayı (The Bishop Erazm Ciolek Palace)
Ul.Kanonicza 17 (Wawel kalesinin Podzamcze sokağı girişinin, tam karşısındaki sokak)
Saray 1501-1503
yılında Polonya kralı Alexander Jagiellon sekreteri, Płock Piskoposu, Erazm
Ciolek için yaptırılmış. Piskopos Ciołek
sadece bir diplomat ve hümanist değil, sanatçıların koruyucusu, saygın bir
sanat müşterisi olarak da kabul ediliyormuş.
Binanın
ön mimarisi, geleneksel Gotik unsurlarını, ana portal ise İtalyan Rönesans etkilerini
taşıyor. Saray
1520 yılında genişletilmiş (Tomicki Salonu dekoru bu döneme ait). Savaşlar
ve fırtınalar sonucunda yıkılan sarayın yarısı 18.yyda tamamen yenilenmiş. Bir dönem, polis karakolu, hapishaneye dönüştürülmüş bu saray,
19.ve 20.yy’da çeşitli devlet kurumları tarafından da kullanılarak iyice
bozulmaya başlamış.
1996 yılında bina Krakow Ulusal
Müzesi'ne teslim edilmiş. 1999-2006 yılında
Yurttaşlar
Komitesi tarafından finanse edilerek başlatılan, ‘Krakow Tarihi Anıtlarının Restorasyonu’
çerçevesinde, saray eski ihtişamına geri getirilmiş.
Giriş
katta temsilcisi salonları var. Freskler
ile dekore edilmiş. Giriş ve zemin katta genel olarak Ortaçağ, Rönesans, Barok
tarzında, 12. ve 18.yy arasında ki Eski Polonya-Litvanya Cumhuriyeti'nin
Ortodoks Sanat eserleri sergileniyor.
Birbirine kontrast renklerin parlaklığı
hala göz alıyor. Dini figürler, Azizler, ahşap, fresk, yağlı boya çalışmalar,
kokuları ve renkleriyle kesinlikle ziyarete değer.
Pazar
günü giriş ücretsiz diğer günlerde ise 12/6 zl.
3-The Gallery of 19th
Century Polish Art in the Sukiennice
Sukiennice, Rynek Glowny 1-3
Bir Pazar günü Chris’le, erkenden uyanıp Old Town’a geldik. Meydandaki
büyük kilisenin karşısında yer alan,
Krakow’un en büyük ve daimi
koleksiyonuna sahip bu müze, 4 büyük salonuyla, 19 yy Polonya Resim ve Heykel
Sanatını sergiliyor. Kesinlikle görülmesi gereken yerlerden birisi. Sergiyi
gezerken her eserden inanılmaz keyif aldık. Peki salonlarda hangi sanatçılar ve
eserleri vardı diye sorarsanız, hepsi olmasa da bazılarından bahsetmek isterim.
Bacciarelli Salonu; Marcello
Bacciarelli - Aydınlanma Salonu. Rokoko, Klasik ve Barok stilinde ki 18
yy eserlerinden oluşmakta. Tarihte tartışmalı bir figür olarak bilinen sanat ve
bilim patronu, Polonya -Litvanya dükü ve Commonwealth (Milletler Topluluğu)
‘nin son kralı Stanisław August Poniatowski’nin genelde konu alındığı olaylar ve portreler karşımıza çıktı. Marcello Bacciarelli’nin ‘Ludwika Zamoyska
Portresi’ benim bu salondaki favori tablomdu.
Salonun diğer sanatçıları
ise; Josef Grassi, Franciszek
Smuglewicz, Johann Baptist von Lampi The Elder, Per
Krafft the Elder, Michał Stachowicz, Józef Pitschmann, Aleksander Orłowski
Piotr Michałowski- Senko |
Michałowski Room;
Piotr Michałowski - Romantizm
yada Ayaklanmalar Çağı Salonu. Bu
salonda en çok Piotr Michałowski’nin
Senko adlı tablosuna bakakaldım. Diğer sanatçılardan bazıları; Leon Henryk
Kapliński, Józef Simmler, Jan Nepomucen Głowacki, Henryk Rodakowski, Artur
Grottger, Saturnin Świerzyński
Siemiradzki Room;
Henryk Siemiradzki -Akademik Sanat
Salonu. Salonda ki sergi 19. yüzyıl
sanatının etrafında dönüyor. Mitolojik
ve İncil'den sahneler, önemli tarihi olaylar, bağımsızlık
temaları, peyzaj ve
natürmorta yer veriliyor. Salona girer girmez Tadeusz
Ajdukiewicz’in ‘The portrait
of Helena Modrzejewska, 1880’ adlı resim Helena’nın uzun beyaz elbisesinde
ki ustalıkla hemen dikkatleri çekiyor. Ayrıca
yine dünyaca ünlü Lucjan
Wędrychowski, Aziz Anthony’nin siyah arka fon önünde yerde oturuşu gerçekten
çok etkileyiciydi. Salonun
başlıca sanatçıları, Henryk Hektor
Siemiradzki, Jan Matejko, Tadeusz Ajdukiewicz, Wojciech Gerson, Lucjan
Wędrychowski, Jacek Malczewski, Władysław Łuszczkiewicz, Henryk Rodakowski. Rakowicki
Mezarlığında yatan Antonina Rożniatowska’nın ‘Wajdelota’ adlı ud çalan büstü de
bu salonda yer alıyor.
Ukrayna’da çiftçilik tablosu |
Chełmoński Room;
Józef Marian Chełmoński – Realizm,
Polonya İzlenimciliği, Sembolizm başlangıcı Salonu. Józef Marian Chełmoński’nin ‘bir elde dört at’
tablosu, Władysław Podkowiński’nin ‘Ecstasy’ tablosu, Jacek Malczewski’nin
‘Introduction’ tablosu burada oldukça popüler. Ben özellikle Introduction
tablosunun yaydığı huzura bayıldım. Leon
Wyczółkowski’nin ‘Kroket’ ve Ukrayna’da çiftçilik tablolarında ki güneşin
ışığına da hayran kaldım. Józef Brandt’ın ‘Fight for a Turkish standard’
tablosu da düşündürücüydü. Salonun diğer sanatçılarından bazıları ise; Julian
Fałat, Wojciech Gerson, Józef
Pankiewicz, Jacek Malczewski, Anna Bilinska-Bohdanowiczowa..
Bunların dışında bir de küçük bir oda da antik dekoratif işlemeli seramik ve vazolar sergilenmekteydi.
Müze bitiminde, balkondaki Cafesinde oturup farklı aromalarıyla sıcak
çikolata içmek ve meydan manzarasıyla güzel fotoğraf kareleri almak bu gezimizi için keyifli bir başka noktaydı.
4-The Jan Matejko
House
Ul.Florianska 41
Jan Matejko Polonya’nın en büyük ve önemli ressamlarından
biri. Çalışmalarında tarihsel olaylara yer veren ressamın bazı
eserleri, eskizlerinin yanı sıra, resim
malzemeleri, gözlüğü, önemsiz küçük eşyalarından, 13yy elbise ve aksesuarlara,
Rönesans tarzı mobilyalara kadar geniş bir antika koleksiyonu da sergilenmekte, doğduğu,
zaman zaman yaşadığı bu 4 katlı evde. Şehir
merkezinde olan bu müze için en az bir saat ayırmak gerek. Binanın girişinde
Matejko’nun büst rölyefi var.
Ölümcül mide rahatsızlığına yakalandığı sırada
son günlerini ‘Yıldızların altındaki oda’ diye adlandırılan mavi zemin üstüne
altın sarısı yıldızların işlendiği tavanı olan oda da geçirmiş. Koleksiyonları
arasında çokça Türkiye’den alınmış objelerde vardı. Antik bazı işkence aletleri
de tek örnek olarak burada bulunuyor. Resimleri
kadar çerçeveleri de muhteşemdi, özellikle giriş katta ki aynaların ahşam
çerçevelerindeki gargoyle ile oldukça esrarengiz bir havası vardı. Eserlerinin bir kısmı da ‘ The Gallery of
19th Century Polish Art in the Sukiennice’ de sergilenmekte. Jan Matejko
Krakow’da ki Sanat Okulu’nun kurucusu ve yöneticisi aynı zamanda Ulusal müzenin
oluşturulmasına öncülük edenlerden biriymiş. Bence Krakow’a gelip Jan
Matejko’yu duymadan, öğrenmeden giden hiç Krakow’u gördüm dememeli.
5-The Szolayski House
Pl. Szczepanski 9
En sevdiğim müzelerden biriydi. Neredeyse her eserin
fotoğrafını çektim
diyebilirim. Forever young! (Sonuna kadar genç!) Sloganıyla
girdik içeri ve gerçekten inanılmaz dinamik ve etkileyiciydi. Müzenin yeri tam
da Szczepański sanat meydanının içerisinde. Rynek Glowny’nin paralelinde.
Müzenin dışardan görünüşü |
Karşısında Pałac Sztuki yer alıyor.
Binanın en eski kısmı 15 yy’dan
kalma, 17. Ve 19yy da restorasyonla bugünkü halini almış. ‘Krakow’un Altın Çocuğu’ denilen Stanisław
Wyspiański’nin soft pastelle yaptığı çalışmalara bayıldım. Kendisine has bir
üslubu var, hem şair, oyun yazarı, ressam hem vatansever bir yazar olarak ‘Genç
Polonya’ hareketinin sembolik sanat felsefesini
de yazan sanatçılardan birisi. Bir dönem oda bu binada yaşamış üstelik. Bu
müzede ‘Genç Polonya’ hareketinin diğer sanatçılarınınd a resim, heykel, vitray, poster gibi bir çok
alandaki çalışmaları yer alıyor. 1996
yılında Nobel Edebiyat ödülü almış iki yıl önce vefat ederek Rakowicki’ye defnedilmiş, Wisława Szymborska’nın
da şiir ve bazı kişisel eşyaları müzenin girişinde sergileniyor. Engelliler
için düzenlenmiş rampa ve asansörüyle her şeyi düşünülmüş bu küçük odalardan oluşan müze kesinlikle dolu
dolu ve görülmeye değer.
Ul. Krupnicza 26
Jan Matejko’nun öğrencisi olan Jozef Mehoffer (1869 – 1946) ‘Genç Polonya’
hareketinin öncü sanatçılarından birisi. Savaş arası dönemde de oldukça aktif
çalışan sanatçı çoğunlukla vitray, dekoratif çalışmalar, grafik sanatı, sembolist resimler ve en
sevdiği model olan eşinin portrelerini çalışmıştır. Wavel Katedrali ve bir çok
katedralin iç dekorasyonunu yapmış, yaptığı vitray pencereler ona uluslararası
bir ün ve ödüller kazandırmış.
Giriş kat |
Yaşadığı bu evin diğer bir adı Kozalaklı ev. Giriş katta merdiven başlıklarında ve kapı üstlerinde ahşap kozalaklı kakmalar yer alıyor ayrıca yemek odası, kütüphane
ve misafir odası var. Birinci katında ise; Sanatçının, eşinin ve oğullarının
odaları, sarı oturma odası, yemek odası ve Japon ağaç gravürlerinin olduğu Japon
odası var. Tabi mobilyaları, avizeleri, saatleri, kitapları, bazı çalışma ve
eskizleri evin her yerinde yer alıyor böylece tam bir biyografik müze özelliği
taşıyor.
Bina dışardan oldukça sıradan bir yapıda olmasına rağmen
içerisi çok geniş ve şık. Ben eşi Jadwiga’nın küçük mütevazı odasını daha çok
beğendim. Bahçeye bakan penceresinden bolca aydınlık içeri giriyor, huzurlu,
hoş bir yeşil tonunu yatağının örtüsüne taşıyordu. Kendisi de sanatçı olan Jadwiga’ya
ait bazı çalışmalar odanın duvarlarında sergileniyordu. Meho cafe hemen müze
çıkışında karşınızda, ister içeri girip otantik bir ortamda kahvenizi
içersiniz, isterseniz bahçeye oturup, güneşin ve yeşilin tadını çıkarırsınız.
7-The Emeryk Hutten-Czapski Museum
Ul. Pilsudskiego 10-12
Krakow’un merkezine çok yakın bir yerde şık 19 yy Neo
Rönesans tarzı bir saray. Ön girişinde gargoyle heykelleri binayı korumakta, ne
de olsa içerde inanılmaz bir koleksiyon var. Arka bahçeye dönmeden, solda ki
merdivenlerden inince binaya giriş yapılıyor.
Arka bahçe |
İçeride Emeryk Hutten Czapski’ye ait, Polonya’nın eski
el yazmaları, kitapları, demir ve kağıt paraları, haritalar, madalyalardan
oluşan büyük bir koleksiyonu sergileniyor. Ölümünden (1896’da ) sonra vasiyeti
üzerine 1894 yılında aldığı bu sarayda sergilenmek üzere koleksiyonlarını ulusal müzeye bağışlamış.
Müze içinden |
Aristokrat
bir geçmişe sahip, Yunanca, Latince, Almanca, Rusca, Fransızca ve Lehçe gibi
bir çok dilde konuşabiliyormuş. Emeryk Hutten
Czapski’nin paralar hakkında yazdığı 5 ciltlik eseri bugün hala en büyük kaynak
niteliğini taşıyormuş. İki katlı binanın
içi, dokunmatik ekranlar, sergi yerleşim düzeniyle, dışı kadar şık bir yapısı
var. Binadan çıkınca arka bahçe mutlaka görülmeli, oradaki heykellerle tam bir
ortaçağ havasında.
8-The Karol
Szymanowski Museum in the Villa ‘Atma’ in Zakopane
Zakopane, ul. Kasprusie 19
9-Europeum-Centre for
European Culture
Pl. Sikorskiego 6
Müze binası 17yy’dan bir tahıl ambarı çoktan unutulmuş Sikorski
Meydanı’nda. Müzenin açılışı 2013 yılında yapılmış. İçeri girince üst katta bir
sergi salonu bulunuyor. Fazla büyük bir
koleksiyonu yok müzenin ama ilginç etkileyici heykelleri var.
Giusto Le Court |
Giusto Le
Court’un mermer çalışması, İtalyan fakat sanatçısı belli olmayan şapkalı kadın
büstü, Josef Flossmann’ın Anne ve çocuklar heykeli oldukça çarpıcı.
Arka
bahçesinde de yine kazılardan çıkan sütun ve mezar taşları yer almakta.
10-The Princes
Czartoryski Museum-The Arsenal
Ul.sw.Jana 19;ul. Pijarska 8
Old Town’da ortaçağ surları arasında yer alan müze önünde
Mercury heykeliyle, buranın en eski müzesi. 1801’de kurulmuş, Prenses Izabela’ya ait koleksiyonlar önce onun kendi sarayında sergilenmiş. Fakat
savaş yıllarında oğlu bazı eserleri ordan oraya taşımak zorunda kalmış, en son
Krakow’da ki bu müzeye yerleştirilmiş. Fakat 2. Dünya Savaşı’ndan sonra müzenin
843 eseri Raphael’in Genç adam tablosu da dahil kayıplara karışmış.
Müze içi |
İçerisinde
şu an sergiye açık tek bir salon var. Salonda tarihi heykeller, büstler, mumyalar,
mühürler, el yazmaları, terrakota,
toprak vazo ve küçük heykeller bulunuyor. Leonardo Da Vinci’nin ünlü resmi ‘Lady
with an Ermine’ çalışması da buradan Wawel
Kalesi’ne nakledilmiş 2012’de. Asma ortaçağ köprüsüyle karşı binaya
geçişi var müzenin. Bana Oxford’u hatırlatan bu köprünün dışardan görünüşü de
çok hoş. Fakat biz gittiğimizde maalesef
köprü bölümü kapalıydı ve kütüphanesine de
geçemedik.
11-The Princes
Czartoryski Library
Ul. Sw. Marka 17
No comments:
Post a Comment