Monday 10 March 2014

Krakow, Podgórze Bölgesi






Sabah plac Bohaterow Getta  durağında inip Chris’le buluştum. Galeria Krakowska’dan 3-24-19 no’lu tramvaylar buraya geliyor. Yeni Zgody Meydanı adı verilen bu meydanda anıt olarak demir sandalyeler var.  Tadeusz Pankiewicz, “Zgody Meydanı, oradan oraya kaç kez taşınmış olduğu bilinmeyen, terk edilmiş sayısız dolap, büfe ve diğer eşyalar ile dolu.” diye tanımlıyor Yeni Zgody Meydanı'nı.
Yeni Zgody Meydanı
 Yahudi soykırımı olduğu sırada bu alana bir çok Yahudi getirilmiş, kimi taburesini, kimi sandalyesini taşıyarak gelmiş buraya. Naziler 1943’te buradan tasfiye edildiğinde, geriye sadece sahipleri olmayan eşyalar kalmış meydanda. 'Olmayanların anısına' bu demir sandalyeler inşa edilmiş anıt olarak sonradan. Meydanda Yahudilere yardımcı olmuş bir eczacı olan 
Tadeusz Pankiewicz’in eczanesi
 Tadeusz Pankiewicz’in müzeye dönüştürülmüş eczanesi yer alıyor.  ’Apteka Tadeusza Pankiewicza w getcie krakowskim’  küçük bir ev gibi, içeriye girince büyük bir eczacı tezgahı, ilaçla dolu raflar ve dolaplar var. Arkada hasta muayene edildiği düşünülen bir oda, diğer oda ilaçların ham halinden hazırlandığı bir oda ve genel bir hatıra odası yer alıyor. Her odada üzerinde siyah-beyaz bir simge olan dolapları ve çekmeceleri açıp inceleyebildik.  Her Pazartesi ücretsiz. Buradan çıkıp tren yolunun diğer tarafına geçtik. Yolun girişinde sağda, jadłodajnia, sniadania yazan bir cafe de Polonya usulü bir kahvaltı yaptık. Çok otantik bir yerdi ve fiyatları inanılmaz uygundu. İki kişi 12 PLN ödedik.  
Cafe Finska
 Bir iki adım ilerisinde tam köşede Cafe Finska isimli ücretsiz bir kafe var.  Jozefınska ile Lwowska sokaklarının kesiştiği noktada yani.  İlginç bir cafe, çok samimi bir ortamı var. Her gün saat 16:30’da açılıyor, 22:00’ye kadar sürüyor, Pazartesileri kapalı. Genelde kalabalık oluyor, sürekli bir sanatsal aktivite, bazen biri gelip konser veriyor, bazen hikayeler anlatılıyor, masaların üzerinde resim kalemleri, kağıt kimileri resim yapıyor, kesinlikle eğlenceli bir yer.  Sanat festivali kapsamında başlatılmış bir projeymiş önce bu kafe, sonra devam etmeye karar vermişler bu haliyle, içerde alkol yasak, çay kahve dilediğiniz kadar için ücretsiz, eğer gönüllüler, kek, sandviç falan getirmişlerse onlar dan da tadıyorsunuz. Amaç burada sohbet etmek, arkadaşlık kurmak, o sebepten internet falan yok, sürekli yeni yüzler,  İngilizce bilenler de çoğunlukta. Ben de bir gün scones yapıp gittim oraya, çok beğenmişlerdi. 
orijinal bir getto duvarı
Her neyse, Lwowska sokağın devamında orijinal bir getto duvarı var. 1941-43 yıllarında Yahudileri bu duvarların içerisine hapsetmişler.  Karşısında,  No :30’da Palacyk Krysztal isimli 1889 yılından kalma orijinal bir neo barok sitilinde bir ev karşımıza çıktı. Amacımız burada ki patikadan tepeye çıkıp hem buranın en eski kilisesini ve hisarını görmek hem de manzarayı izlemek, oradan da Plaszow getto kamp alanına inmekti. Patikayı takip ederek kolayca Podgórze tepesine çıktık.  
St. Benedict's Kilisesi
Podgórze tepesi
 St. Benedict's  12. Yy dan kalma küçük bir kiliseydi ve maalesef kapalıydı. Senede sadece bir gün açılıyormuş, paskalya bayramından sonraki ilk Salı günü. Biz o günü yakalamayı başardık, ( 22 Nisan'da )etrafta müthiş bir şenlik de vardı. Çoluğu çocuğuyla dua etmek için bu kiliseye gelenler, dolup dolup boşalıyordu. Kilisenin bulunduğu ve karşısında ki tepelik müthiş kalabalıktı. Uçan balonlarla, şişme oyun alanları, küçük küçük tezgahlarda çeşit çeşit eski tarzda takılar, çanak çömlekler, bol bol bizim mevlit şekerlerine benzeyen şekerlerle rengarenkti heryer.
Rekawka festivalinden
Rekawka dedikleri bu festivalde, kılıç kalkan gösterileri, kostümleriyle, çadırlarda yaşayış şekilleri, yemek kültürleriyle, neredeyse tüm kalabalık eski zamanları bir çeşit anıp, canlandırıyordu.  
ul Rękawka sokağından da bu tepeye ulaşabilirsiniz. ( şu no’lu tramvaylarla:3, 6, 9, 13, 24, 34). 
St. Benedict's Kilisesi içinden
Bu kilisenin karşı tarafındaki tepeliğe geçmek için aradaki uzun yeşil bir demir köprüyü kullandık. Köprünün altında tam trafiğe bakan tarafta, Krakow tarihi sahnelerinin resmedildiği bir duvar çalışması var. Bu  çalışmanın böyle saçma bir noktada sergilenmesi de üzücüydü tabi. Her neyse hiç gözümde büyüttüğüm gibi değilmiş tepeye çıkmak da, hemen en tepeye varmıştık. Manzara fena değildi. Tepenin bir tarafından eski kireçtaşı ocağının derinliğine bakmak ve bir zamanlar kamp esirlerinin burada çalıştırıldığını  düşünmek ürperticiydi.  Hava güneşli olmasına rağmen rüzgardan dolayı  fazla tepede kalamadık. Kireç taşı ocağı sağımızda kalacak şekilde patikayı       takip ederek aşağılara indik. 
 Eski Yahudi mezarlığında biraz oyalandık. Hristiyanlar mezarları çiçeklerle donatırlar, Yahudiler ise taşla.. asla çiçek istemezler solup gittiği için. Bizde mezar üzerine konulmuş taşların yanına birer tane daha ekleyerek  oradan ayrıldık. Hemen aşağısı  Plaszow Getto Toplama Kampının olduğu zemini sarı taşlarla belirginleştirilmiş içinde şimdilerde birkaç eğreti genç ağacın olduğu bir alandı. Güneş üzerine vururken sakin ve huzurlu gibi duran, çığlıklarla yüklü bir büyük mezarlıktı.  Tüylerimiz diken diken, çıkışa doğru yürürken iki anıtı 
Kamp hapishane ve işkenceevi
gördük, fakat üçüncüsünü bir türlü bulamadık. İlginç gelen şey ise bir zamanlar hapishane ve işkence merkezi olarak kullanılmış buradaki bir evin şu anda içinde yaşayanlarının olmasıydı. Kim nasıl böyle bir evde yaşayabilir!? diye sormadan edemedik kendimize. Tuhaftı bizce, orası müze olarak korunabilirdi. Ana caddeye inmeden kamp alanının dışında üst sokağa döndük ve kamp komutanının o dönemde yaşadığı evi gördük.
Kapı no: 22.   Üzerinde satılık ibaresi vardı.  Bizim gibi dağ tepe dolaşmak istemeyenler için buraya bu giriş kullanılarak direk girilebilir. Rondo Mogilski’den  50 nolu tramvaylarla. 

Podgorze’nin kuzey doğusunda ise Mocak Museum of Contemporary Art ve Schindler Museum yer almakta. ‘Devam edecek’…

2 comments:

  1. Cok guzel bir yazi olmus. bu haftasonu hava guzel. gitmeyi dusunuyorum soylediginiz yerlere

    ReplyDelete
  2. Teşekkürler Bora! iyi gezmeler :)

    ReplyDelete