Meydanın solunda numara 13’de Maciej Moraczewski ‘nin 1879-1880
tarihinde inşa ettiği, Neo Rönesans ve Neo Barok tarzı Güzel Sanatlar Akademisi.
İçeriye girip rahatça gezilebiliyor. Koridor boyunca heykeller, atölyeler,
ortaya çıkan işler harika. Çıplak diye kaldırılan kendi sanat okullarımızın
heykellerini düşününce derin bir ahh çekmemek mümkün değildi.
Aziz Florian’ın
Kilisesi (St. Florian’s Church)
Kosciol Sw. Floriana adresinde yer almakta. Burası hakkında
daha önce ki yazım için link
Aziz Florian’ın hikayesi şöyle: Buranın eski Kralı, Roma’da
ki Papaya haber yollar kendilerine bir aziz yollaması için. Papa bodruma inip
orada gömülü olan azizlere sorar kim gitmek ister Polonya’ya diye. Kimse gitmek
istemez ve duymamış gibi yapıp başka şeylerle ilgilenirler. Sadece Aziz Florian
elini kaldırır ve ben gitmek istiyorum der. Papa St.Florian’ın tabutunu at
arabasına koyar ve yollar. Krakow’a girdiğinde at kendiliğinden bir yerde durur
ve ilerlemez. Kilisede tam oraya inşa edilir. İşte o kilise bu kiliseymiş.
Barbakan(Barbican)
Aziz Florian Kapısı (St. Florian’s Gate)
Florian kapısı üzerinde bulunan figür St.Florian bir kova su
ile yangın söndürmekte. Bir zamanların kral ve kraliçelerin taç giyme
törenlerinin yapıldığı yermiş. Şu sıra
bu cadde hediyelik eşya dükkanlarının, restoranların, mağazaların olduğu bir
sokak. Özellikle bir restoran var, eskiden sanatçıların en çok gittiği yermiş.
İçerisinde karakalem çizimlerin, eski piyanonun olduğu, farklı iç mekan
süslemelerine sahip, loş ve otantik bir
atmosferi var. Yemekleri de fena değil.
Matejko Evi
Eczacılık Müzesi (Museum of Pharmacy)
Krakow’un önemli sokaklarından birinde 15yy’dan kalma bir
binada yer almakta bu müze. Jagiellonian Üniversitesi Eczacılık Fakültesine aittir. Stanisław Proń
tarafından 1946’da kurulmuş. Beş katlı bu müze türlü bitkisel ilaçlardan, bir
kavanoz dolusu yılana kadar 22.000 parça oldukça ilginç ekipmanlar sergiliyor. Avrupa’nın
en iyi ecza müzesi olduğu biliniyor.
Müze salonunda Latince 17yy’dan kalma bir de yazıt var "Haec domus est Hygieiaâ…’’ diye
başlamakta. Tam çeviremesem de şöyle diyor:
‘Bu ev Hygeia tarafından hastalara adanmıştır. Tüm ilaçlar her türlü hastalığın
tedavisine iyi gelebilir. Apollo (Doktorların başı) eliyle akıllıca yazılmış
bir reçete ancak eczacının doğru hareketiyle gerçekleşebilir. Tanrının
merhameti sağlığımızı daima korusun.’
Giriş ücreti 9zl.
Czartoryski Müzesi
17 Sławkowska Sokağında yer almakta. Old Town’da.
Krakow’da bilim adına
önemli iki akademiden biri burası. İçerisinde 6 temel alanda dersler veriliyor.
Filoloji (Dilbilim), Tarih ve Felsefe, Matematik -Fizik ve Kimya, Doğa Bilimleri, Tıp, Sanatsal Yaratıcılık
Fakültenin bahçesinde bir de geleneksel Polonya yemeklerinin
yapıldığı otantik bir dekora sahip restoran var, ''Raspberry Grandma'' adında.
Aziz Mark Kilisesi (Kościół św. Marka)
Aziz Mark Kilisesi (Kościół św. Marka)
Old Town’da św. Marka 10 adresinde.
1260 yılında başlamış inşası bu Gotik kilisenin, fakat
yokluktan, yangınlardan tamamlanması yüzyılları bulmuş. En önemli özelliği
15yydan bir haç’a sahip erken Barok tarzındaki yüksek mabedi. Sławkowska
sokağında, kilisenin dışında da, 16 yy’dan Bayan Dolorosa ve Vaftiz Aziz John’un ayakta heykelleri var.
Protestan Fransisken Kilisesi (Reformed Franciscan Church)
Üniversite sokaklarına yakın arada bir yerde, Fransiskanlara ait bir kilise. Karşısında
yarım daire şeklinde dizilmiş, haç yolunun 14 durağını simgeleyen anıt mezarların
olduğu bir bahçe var.
Kilisenin içi pek etkileyici değil ama burayı önemli yapan en çok da bodrumundaki rahipler ve kilise koruyucularına ait (yaklaşık 1000 adet)mumyalar. 1667 yılından beri tabutsuz olarak, başlarının altında bir tahta parçası dizleri kuma gömülü burada bulunuyorlar. Kilise duvarında 17 yy dan kalma bir çan, ölüm için kullanılıyormuş. İnanca göre birisi ölürken bu çan çalınıyor, böylece ruh bedeni huzur içinde terk ediyormuş. Kaç kere denediysek bu bölüm hep kapalıydı, göremedik. Sonra öğrendik ki yılda sadece bir kere 2 Kasım tarihinde ziyarete açılıyormuş. Kilise girişinde panolarda fotoğrafları var mumyaların ille de görmek isteyenler için fakat pek tatmin edici değiller.
Kilisenin içi pek etkileyici değil ama burayı önemli yapan en çok da bodrumundaki rahipler ve kilise koruyucularına ait (yaklaşık 1000 adet)mumyalar. 1667 yılından beri tabutsuz olarak, başlarının altında bir tahta parçası dizleri kuma gömülü burada bulunuyorlar. Kilise duvarında 17 yy dan kalma bir çan, ölüm için kullanılıyormuş. İnanca göre birisi ölürken bu çan çalınıyor, böylece ruh bedeni huzur içinde terk ediyormuş. Kaç kere denediysek bu bölüm hep kapalıydı, göremedik. Sonra öğrendik ki yılda sadece bir kere 2 Kasım tarihinde ziyarete açılıyormuş. Kilise girişinde panolarda fotoğrafları var mumyaların ille de görmek isteyenler için fakat pek tatmin edici değiller.
Krakow’un bir nev’i sanat meydanı diyebilirim. Market
Square’nin bir köşesinden başlayan Szczepanski sokağının hemen bitiminde
karşımıza çıkıyor. İçerisinde Sanat Sarayı,
Szolayski Müzesi, Bunkier Sanat Galerisi, Tarihi Binalar, Eski Tiyatro(Stary
Teatr) ve sanatçıların takıldığı kafeler yer almakta. Bunlardan birisi Bomba Cafe
mesela.
Benim en sevdiğim meydan burası oldu, genelde daha sakin, huzurlu. Bazen önemli sanatçıların konserleri de veriliyor burada.
Benim en sevdiğim meydan burası oldu, genelde daha sakin, huzurlu. Bazen önemli sanatçıların konserleri de veriliyor burada.
Szolayski Müzesi
Beyaz Antik Yunan /Art Nouveau tarzında ki binanın üst
kısmında şerit gibi uzanan altın varaklı figürler ve ortada bronzdan ressam Jan
Metejko’nun bir büstü var. Duvarlar ressam Jacek Malczewski tarafından dizayn edilmiş. Mimarı ise Francis
Mączyński . (1898-1901) Dış görünümünü daha da zenginleştirmek için önünde bir
de fıskiyeli havuz bulunmakta. Şu anda Sanat Dostları Derneğine ait bir yapı. Saray
içerisinde genelde öğrencilerin, çağdaş resim ve heykel çalışmaları olan ve belli
sürelerde değişen sergiler bulunuyor. Ben 12 zl ödeyip içeri girdiğimde biraz
hayal kırıklığı yaşamıştım doğrusu. Sergi giriş ve zemin katında oluyor.
Bunker of Art
Szczepanski Meydanı köşesinde ki Planty Park tarafında, hemen Sanat
Sarayı’nın karşısında. 1965 tarihinde yapılmış. Böylesi tarihi mekanlar
arasında çirkin gri betondan bir bina olduğu için Sığınak (Bunker) lakabı
takılmış ve öylece de kalmış. Polonya Çağdaş Sanatının gelişmelerini takip
edebileceğiniz sergileri oluyor genelde. Heykel, video, Resim, grafik gb bir
çok alan için büyük her türlü imkana sahip bir galeri. Her 3 yılda bir dünyanın en büyük Uluslararası
Baskı sanatları Festivaline ev sahipliği yapıyormuş. En son gittiğimde iç mimari
sergisi vardı.
Bunkier
Café si, Krakow sanatçı ve sanatseverlerine ev sahipliği yapan
her daim kalabalık bir kafe. Sıcak birası harika. Ahşap masaların üzerinde
Polonya geleneklerine özgü beyaz danteller serili. Ortamı rahat, hoş bir mekan.
Aziz Anna Kilisesi (Churh
of St. Anne)
Sw. Anny street,
Polonya’nın en kıymetli barok eserlerinden birisi bu
Üniversite kilisesi. Yapı, eserlerini
Roma örneklerinden esinlenerek hazırlayan Gameren’li Tylman’ın projesidir. İç
mekanda ki zengin stuk bezeme Baltazar Fontana’nın eseriymiş. Ana altarda ki,
St. Anna Samotrzec tablosu da, ressam Jerzy E. Siemiginowski çizimiymiş.
İçerisinde Üniversite Prof. Aziz Jan Kanty’nin de mezarı bulunuyor. Kopernik
heykeli üzerinde ‘Sapere auso’ ( Bilge olmaya cesareti olan için) yazıyor. Gördüğüm en güzel sanatsal kiliselerden
biriydi.
Collegium Maius
ul.Jagiellońska 15 adresinde 650 yıllık bir üniversite
Old Town’da, Jagiellonian Üniversitesi’nin en eski fakültesi. Üniversite Polonya
Kralı III.Kazimierz tarafından 1364 yılında kurulmuş. Polonya’nın en eski, Orta Avrupa’nın ise en eski ikinci
üniversitesiymiş. (Birincisi Prag’ta) Üniversitenin aslında sadece adı varmış, üyeleri,
seminerlerin yapıldığı değişik mekanlar ve öğrencileri. Fakat Kralın ölümünden
sonra Akademi düşüşe geçmiş. Profesorler ve öğrenciler bir araya gelemez olmuş.
1390’larda Kraliçe Jadwiga ‘nın vasiyeti üzerine ve bunun için bıraktığı tüm mirası kullanılarak, Kral Ladislaus Jagiello tarafından Üniversitenin ilk binası Collegium Maius yaptırılır (1400) ve düzenli bir eğitim başlar. O dönemler daha çok Liberal Arts ki ilk üç yıl her öğrencinin mecburen alması gereken derslermiş. İçerisinde, matematik, fizik gb konulara yer veriliyor. Sonrasında ise öğrenci istediği alana yönlendiriliyormuş ki o zamanlar en çok tercih edilen bölüm İlahiyatmış. Kopernik’i, Sobiseki’yi, John Paul II’yi yetiştiren bir üniversite olarak da bilinir. İç avlusu her zaman ziyaretçiye ücretsiz açık ve hep kalabalık. Avluya bakan büyük bir saatin, saat başı kapılarını açıp, müzikle yaptığı küçük şovu izleyebilirsiniz. Üst katta bulunan müzesine Salı günü saat 3’ten sonra ücretsiz girilebiliyor. İçeride kütüphanesi, profesör odaları, tarihi birbirinden etkileyici parçalar, 1510 yılında yapılmış ilk dünya küresi, saat koleksiyonları, mobilyalar sergilenmekte.
1390’larda Kraliçe Jadwiga ‘nın vasiyeti üzerine ve bunun için bıraktığı tüm mirası kullanılarak, Kral Ladislaus Jagiello tarafından Üniversitenin ilk binası Collegium Maius yaptırılır (1400) ve düzenli bir eğitim başlar. O dönemler daha çok Liberal Arts ki ilk üç yıl her öğrencinin mecburen alması gereken derslermiş. İçerisinde, matematik, fizik gb konulara yer veriliyor. Sonrasında ise öğrenci istediği alana yönlendiriliyormuş ki o zamanlar en çok tercih edilen bölüm İlahiyatmış. Kopernik’i, Sobiseki’yi, John Paul II’yi yetiştiren bir üniversite olarak da bilinir. İç avlusu her zaman ziyaretçiye ücretsiz açık ve hep kalabalık. Avluya bakan büyük bir saatin, saat başı kapılarını açıp, müzikle yaptığı küçük şovu izleyebilirsiniz. Üst katta bulunan müzesine Salı günü saat 3’ten sonra ücretsiz girilebiliyor. İçeride kütüphanesi, profesör odaları, tarihi birbirinden etkileyici parçalar, 1510 yılında yapılmış ilk dünya küresi, saat koleksiyonları, mobilyalar sergilenmekte.
1873-1887 yılında Neo-Gotik bir mimari sitilde inşa edilmiş.
Jagiellonian Üniversitesi’nin sonradan
eklenen bir binası. Bu sebeple ‘yeni
kolej’ anlamında Collegium Novum adı verilmiş. 1999 yılında son restorasyonu da
tamamlanmış. Profesörlerin, rektörün
odaları ve bazı derslikler bulunmakta içerisinde. Üniversitenin idari binası
diyebiliriz. Tarihte Sonderaktion Krakau
olarak bilinen olayda 183 profesörü tutuklanarak kamplara gönderilmiş,
Nazi işgali sırasında. Üst kattaki bu
toplantı salonunda hala olayın yazıldığı bir de plaka mevcutmuş. Biz göremedik
kapısı kapalıydı maalesef. Hala her yıl 6 Kasımda Üniversite binalarının dışına
siyah bayraklar asılıp, çelenk bırakılıyormuş. Böyle bir Üniversite okumak
isterdim dedim, binadan içeri girer girmez. Uzun uzun sütunları, sade ve
şıklığı, avlusu, kapıları… Binadan
çıkınca sağda Kopernik’in çiçekler arasında bir de heykeli var. Collegium
Maius’un arkasında yani.
Piskopos Sarayı (Episcopal Palace)
Franciszkańska sokağı No:3 adresinde.
Piskopos Sarayı, John Paul II’nin ziyaretlerinde kullandığı
zaman zaman bu pencerelerden müritlerine seslendiği yermiş. Hala önemli dini günlerde, kalabalık, bu sarayın
etrafında toplanmakta. İçeriye girilemiyor ama John Paul II’nin heykelinin de
olduğu avlusunu görmek mümkün. Bina 14yy’a tarihleniyor. 16 ve 18yy’larda
yangınlar, afetler sebebiyle yenilenmiş. Avlusu 1567’de Mimar Gabriel Słoński
tarafından tasarlanmış. Genel olarak Rönesans ve Barok bir özellik taşıyor.
Bracka Sokağı 12
numarada bulunuyor. Tüm Azizlerin Meydanı deniyor bu bölgeye. Jagiellon Üniversitesi
İdari Bilimler Fakültesine ait bir saray. 18yy başlarında yapılmış, dekoratif
pencereleri, Barok tarzı sütunları var. Binanın yan tarafında buraya ait içinde
kafeteryası da olan bir de kitap evi var.
Arkeoloji Müzesi (Archaeological Museum)
Müze, Ul.Senato 3 adresinde, Old Town’a yakın, tarihi bir evde.
Büyük bir bahçesi var. Bahçenin ön tarafında ki binada arkeolojik sergiler,
bahçenin arkasında küçük bir alanda da eski cezaevi gezilebiliyor. 1816 yılında
Polonya işgal altındayken, Krakow Bilim Derneği kurulmuş ve buranın ileri gelen
üniversiteleri, bilim adamları, entelektüelleri çalışmalara başlamış. 1848
yılında Liczkowce köyü yakınında, müzenin en değerli parçalarından birisi olan
9yy’a ait, Slav tanrısı Zbruczu heykeli bulunmuş. Heykel, 2.57 m yüksekliğine,
30 cm genişliğe sahip. Üst bölge göksel bölge, orta bölüm insanların yaşadığı
bölge ve yeraltı gibi üç bölümden oluşan bir penis görünümüne sahip. Bununla
doğurganlığı sembolize ettiği düşünülüyor. 1850 yılında da müze kurulmuş.
Müze üç katlı. Üst katta büyük salonda, ilk çağ, ortaçağ
yaşamı, giyim kuşamı balmumu heykellerle hikayeleştirilerek anlatılmış. Bir
odasında Slovik tanrıların bulunmuş tek örneği olan Zbruczu heykeli var. Diğer
odalarda da, 1000-1300 yıllarına ait takılar, mezar taşları, iskeletler vardı.
Ara katta; Paralar, takılar, amphoralar,Mısır hitabeleri,
mumyalar, Helenistik döneme ait vazolar, 1-2 yy dan, 6-7yy a kadar bulunmuş
küçük figürler farklı odalarda sergileniyor, Burada aşağı inen ayrı bir bölümde
de Peru koleksiyonları ilginç figürleri, 400-500 yıllarından erotik vazolarıyla
kesinlikle görülmeli.
Giriş katında genelde çocuklar için derslik, küçük hediyelik
dükkanlar ve kazı çalışmalarını gösteren fotoğraf sergileri yer alıyor.
Pazar günleri iki sergide ücretsiz. Diğer günler N9/Ö6zl.
Al. Mickiewicza 30 adresinde, 1969 yılında kurulmuş, Krakow Bilim ve Teknoloji Üniversitesi,
Jeoloji, Jeofizik ve Çevre Koruma
Fakültesine ait bir müze. Krakow’da üç
şubesi var.
Müze koleksiyonunun bir çoğu
Profesör Walery Goetl ve Doktor Eugeniusz Panow tarafından
20. yüzyılın ilk yarısında
toplanan parçalardan oluşuyor.
Ana bina AGH’nin, üç koridorunda, 200 civarında ki
vitrinlerinde binlerce parça sergilenmekte. Krakow’un jeolojik ve doğal minarel
zenginliği, karsic etkisi, Paleontoloji gibi sergiler var. Oldukça popüler ve
buranın en iyi jeoloji müzesi. Biz buranın
bir de taş festivaline denk gelmiştik, üç gün tıklım tıklım sürdü bu binada. İçeride türlü türlü taşlar, bu taşlardan
yapılma hediyelik eşyalar, gayet de uygun bir fiyata satıldı.
Collegium luriducum
Church of St. Andrew
Archdiocesian
Theological Seminary
Wawel kalesinin alt sokağında Planty Park içerisinde yer alıyor.
Eklenerek büyümüş bir bina. Arka caddeden de girişi var fakat ziyaretçi girişi
yasak. Bu bir nevi rahip yetiştirme okulu diyebiliriz.
Dlugosz Evi (Dlugosz House)
Sokaktaki bir çok yapı gibi buranın da geçmişi 14yy’a
dayanmakta. Evin bir yüzü Wawel’a bakar.
1450’de diplomat, rahip, tarihçi Jan Długosz ‘un ikamet yeri olarak
yapılmış. Jan Długosz en önemli eserlerini bu evde yazmış.16yy’da Rönesans tarzında
restore edilmiş. Evin banyo suyu tıpkı kraliyet banyolarında olduğu gibi,
Rudawa nehrinin suyundan beslenmekteymiş. Duvarda ki Latince yazı bugüne kadar
gelmiş. ‘’Nil est in homine bona mente melius’’ Adil bir zihne sahip insandan daha iyi bir şey
yoktur. 19 yy da, Polonyalı sanatçı bir aileye de ev sahipliği etmiş. Bugün
İlahi Papalık Akademisi Genel Merkezi olarak kullanılmaktadır.
Kraliyet Silah Deposu
(Royal Arsenal)
ul. Grodzka 64
1533 yılında Kral Sigismund tarafından stratejik olarak
Wawel’in bir ayağı olarak yaptırılmış. Grodzka kapısının yanında, kent
surlarının bir parçası olarak yer alıyor.
Florian Kapısı ve Barbican arasında dairemsi bir şekilde
Krakow’un eski şehrinin duvarlarının dışından çevreleyen, içinde bankların,
çiçeklerin, bisiklet ve yürüme yolunun,
kış günlerinde kartpostalları süsleyen uzun ağaçlarının, bir çok sanatçıya
ilham olmuş yemyeşil büyük bir park. İçerisinde farklı noktalarda Polonya’lıların,
tarihteki ünlü kişilerinin heykelleri de var. İkinci Dünya Savaşında hasar görse
de 1989 yılında restore edilmiş. Park yürüyüş parkuru yaklaşık 4km ve boydan
boya yürümek (hıza göre) bir saati alabiliyor.
No comments:
Post a Comment