Kraliyet Rotası haritası
1-Wawel Tepesi
Kier yayınevinden çıkan Türkçe Krakow Kılavuzunda Wawel
Tepesi şöyle anlatılıyor; ‘Vistül nehri
kıyısında yer alan mağrur jura tepesi(denizden yüksekliği yaklaşık 228m’dir)
binalarıyla eski Krakow’un panoramasına hakim durumdadır. Kraliyet Sarayı,
Krakow Katedrali ve tabyalardan ibaret olan dünyanın en kıymetlitarihi eserler
kompleksidir. Wawel tepesindeki en eski yerleşim izleri paleolit döneme aittir,
fakat X.yy sonunda Polonya devleti kurulduktan sonra wawel siyasi ve dinsel
hükümet merkezi olmaya başlayıp XIV. yy’da başkent haline gelmiş, Polonya
hükümdarlarının ikametgahı olmuştur.’ Buna ek olarak benim yorumum için de buraya
tıklayabilirsiniz.
2-Wawel Katedrali-Sigismund
Şapeli
3-Kraliyet Şatosu
4-Archdiocesan Müzesi
5-Aziz Giles Kilisesi
Bir türlü açık haline denk gelemedik bu küçük kilisenin
doğrusu. Grodzka sokağıyla Podzamcze sokağının kesiştiği noktada, Wawel’a da çok
yakın bir konumda yer alıyor. İlginç bir şekilde arkasında ki iki katlı yüksek
binaya bitişmiş durumda. Bir çok onarımda geçmiş olsa da hala bir Roma Katolik
Kilise örneğini oluşturuyor.
Rivayete göre 11yy Prens Ladislaus Herman, oğlu Boleslaus’un
doğumuna şükran olarak yaptırmış burayı. Fakat arkeolojik çalışmalar kilisede kullanılan kaya ve tuğlaların 14yy
zamanlı olduğunu iddia etmekteymiş.
6-Aziz Martin
Kilisesi
Her zaman kapalı kapıları maalesef.
7-Aziz Andrew
Kilisesi
Eski Şehir’in ul. Grodzka 54 adresinde, Aziz Peter ve Aziz
Paul Kilisesiyle hemen yan yanalar. Çok küçük ve samimi bir kilise.
1079 - 1098 yılları arasında yapılmış.
Polonya’nın bu güne dek en iyi korunabilmiş Romanesk yapısı olmakla beraber,
Avrupa’nın savunma amaçlı kurulmuş nadir kale kiliselerinden biri. Girişte
sağda (16yy da eklenmiş) küçük bir Barok kubbe altında oturma yerleri, solda (
karşısında) parmaklıkların arkasında içi yaldızlı süslemelerle dolu sunak var.
Barok iç süslemeler Baltazar Fontana,
resimler ise Karol Dankwart tarafından yapılmış. Yer zeminin birkaç basamak
altında olduğu için, içerisi biraz karanlık.
8-Aziz Peter ve Aziz Paul Kilisesi
Eski Şehir’in ul. Grodzka 54 adresinde önünde ki duvarda 12 havari
taş heykelin olduğu gösterişli bir Roma
Barok yapı. 17yy’da mimar Kacper Bazanka, David Heel’in bu 12 havari
çalışmasıyla öndeki alanı çevreletmiş, bugün onların kopyaları görülebiliyor. 1597
de Cizvit tarikat mimarlarının yapımına başladığı kilisenin ön cephesi 1609’da görevi
devralan mimar Jan Trevano’ya aitmiş. İlk gördüğümde tiyatro binası olduğunu
sanmıştım. Gerçi içeride, altında tiyatro ve konser sahnesi izlenimini yaratan
bir kubbesi var. Kilisenin dışı kadar içerisi gösterişli değildi. Mabedi XVI.yy sonlarına doğru Kral III. Sigismund bu
tarikata bağışla yaptırmış. Gerçi içerde hala bağış toplayıcıları var :)
Geç Barok tarzı ,
1735 yılında Kacper Bażanka tarafından yapılmış yüksek sunakta, Józef Brodowski
‘nin anahtarlarını Aziz Peter’e verişi anlatılmış. Ayrıca bir çok hikaye yine
Aziz Peter ve Paul’un yaşam ve ölümleri üzerine kurulmuş Bir de 17 yy Bishop
Andrzej Trzebicki lahiti vardı.
Sunağa yakın bölümden aşağıya, bodruma iniliyor.
Bu kısmı ilginçti gerçekten. Labirent biçimli taş ve tuğladan yapılma bu
odaların her biri diğerine bağlanıyor.
İçerde bir odada 17yy Cizvit Rev. Piotr
Skarga mezarı vardı.
9-Wielopolski Sarayı
1535-1560 yıllarında yapılmış bu saray şimdi Krakow Belediye
Binası olarak kullanılıyor. Hemen turist İnformation arkasında Poselską sokağı 8-12
numarada yer almakta.
Sarayın önünde 18 yy’da Polonya’nın ünlü politikacısı Mikołaj
Zyblikiewicz ‘in heykeli bulunuyor.
Saray kraliçenin ölümünden sonra varlıklı Wielopolskis
ailesine geçmiş, ta ki 18yy’da çıkan bir yangında harap oluncaya kadar.
Sonrasında cerrah Wojciech Kowalski burayı satın alıp onarmış, sanatsal
aktiviteler organize edilmiş içinde. 1864’te de Belediye satın almış ve
Belediye binası olarak kullanılmaya başlanmış. İçerisindeki salonun üst
duvarlarına kralların oyma büstleri yerleştirilmiş. 19 yy da tekrar bir
onarımdan geçerek binanın ön yüzü NeoRönesans
tarzında son şekline kavuşmuş. Belediye
ofisi ve başkanlık ofisi giriş katta yer alıyor. Biz elimizi kolumuzu
sallayarak içeri girdik Chris’le. Ofisleri gördük giriş katında, etrafa
bakabilir miyiz diye sorduk, sorun yok dediler, iki üniformalı gardın durduğu
merdivenlerden yukarı çıktık, içerde bir konser, her yer tıklım tıklım…
Bilmeden bir şeylere dahil olmuştuk. Eğlenceliydi tabi ama sonrasında ki
toplantıya kalmamaya karar verdik.
10-Fransiskenler
Kilisesi
Fransiskenler 1237’de Prag’tan Krakow’a gelmişler, bu
kiliseyi de 1269 yılında yaparak Tanrı’ya adamışlar.
ul. Franciszkańska 2
adresinde bulunan kilise ve bitişik manastırı.
1850’de çıkan yangında Stanislaw
Wyspianski’ye ait değerli vitraylar ne yazık ki hasar görmüş.
Kuzey Şapelde
Jozef Mehoffer’in ‘İsa’nın Haç yolu’ tablosu yer alıyor.
İbadethanede Krakow prensi Boleslaw Wstydliwy ve kız kardeşi Salomea’nın mezarları var.
11-Dominkienler
Kilisesi
Öğrenci kilisesi olarak da biliniyor Krakow’lular arasında.
Cana yakın, yardımsever, anlayışlı, mank
ve rahiplerin varlığı öğrenciler için burayı günah çıkarma anlamında da tercih
edilen bir kilise yapıyor.
Dediklerine göre diğer kiliseler gb katı ve kuralcı
değillermiş, uyuşturucu alkol problemi olan bir çok gence burası yardım etmeye
çalışıyormuş.
Krakow piskoposu Iwo Odrowaz Bolonya’dan getirtilen tarikatına
1222’de bu mabedi vermiş.
Tatar saldırısından sonra Gotik tarzda yeni bir
kiliseye dönüştürmüşler. Üç avlunun çevresinde toplanmış manastır yapıları
ülkenin en büyük manastırı sayılıyormuş. Özgün bir yapısı var.
12-Rynek Meydanı
1241 yılında ki Moğol istilasından sonra 1257 ‘de yeniden
inşa edilmiş. Ticaretin merkezi konumunu taşıyan Eski şehir meydanı 11 eşit
aralıklarda düzenlenmiş yolun birleştiği, orta
noktada tam bir kare şeklinde. Bu karenin her kenarında, üç adet eşit
aralıklarda sokaklar bulunuyor.
Meydanı dolduran kafeler, restoranlar, barlar,
müzeler, dükkanlar, hediyelik eşyalar, ara ara kurulan çadırları, süslü at
arabalarıyla her mevsim renkli ve kalabalık bir alan.
Bu sokaklardan özellikle
Wawel’e bağlanan Grodzka sokağı buranın en eski sokaklarından. Eski şehir
meydanının yani bizim karemizin tam ortasında Sukiennice (Cloth Hall) Bedesten
var. Bedesten’in bir tarafında Belediye kulesi, diğer tarafında Adam Mickiewicz
heykeli ve Meryem Ana Kilisesi, karenin bir köşe açısının birleştiği yerde Aziz
Adalbert Kilisesi yer almakta. Bu kare, yüzyıllardır hem tutukluların kamu infaz
sahnesine, hem zafer kutlamalarına, ayaklanmalara, hem kralların törenlerine
sahne olmuş. Halen hiç aktivitesi eksik
olmuyor.
Yakın zamanda hizmete açılmış meydanın yeraltı müzesi de o eski
zamanlara ışık tutuyor. Nazi işgali
sırasında meydanın adı bir süre Adolf Hitler-Platz olarak değiştirilip,
Mickiewicz heykeli zarar görse de savaştan sonra yeniden toparlanmış ve 1978
‘de meydan Unesco’nun Dünya Mirası Listesinde yerini almış.
13-Aziz Adalbert’in
Kilisesi (Wojciech Kilisesi)
Polonya’nın bin yıllık eski taş kiliselerinden. 11yy’da
yapılmış. 1611-18 yıllarında Barok tarzında yeniden inşa edilmiş. Sonra yeniden
restore edildikçe Barok, Gotik, Roman, Rönesans karışımının ilginç bir örneği
haline gelmiş.
Rynek Meydanının köşe noktasında bulunuyor. Beyaz gövdesinin
üzerinde yeşil küçük bir kubbesi var.
Eskilerde buraya seyahat edenlerin, Avrupa üzerinden gelen tüccarların ibadet
yeriymiş. İçerisi dışına nazaran daha küçük ve sıkışık. Kraliyet Oda
Orkestrasının günlük konserleri oluyor burada genelde. Gün içinde de önünde sürekli
konser bilet satıcılarını görürsünüz.
Kilisenin
yan tarafındaki merdivenlerden inince, büyük Romanesk bir taş basamakla alt zeminine
geçiliyor. Pazartesi günleri giriş ücretsiz.
İçeride kısa eski bir koridor üzerinde,
kilisenin, meydanın geçmişine dair küçük bir fotoğraf sergisi bulunuyor. İçte kalan
küçük bölümde de bir iskelet var.
14-Adam Mickiewicz
Heykeli
19yy’ın Polonya’lı romantik şairi. Sanatçının 100 doğum yılı anısına oğlu ve
kızına hediye olarak 16 Haziran 1898’de yaptırılmış. 60 popüler sanatçının
katıldığı yarışmada Jan Matejko’da dahil,
başarılı olmuş, adı o sıralar pek duyulmamış olan heykeltraş Teodor Rygier heykeli tasarlamış. Długa caddesindeki bir
atölyede tüm figürler hazırlanmış sonra Roma’da dökümleri alınıp getirilmiş.
Üzerinde ‘Milleti için’ yazısı bulunmakta. 1940 nazi işgali sırasında heykel
tahrip edilerek meydandan indirilmiş, 1946’da Hamburg metal hurda yığınından
bazı figürler kurtarılarak onarılabilmiş. 1955’te aynı eski yerini almış.
15-Aziz Barbara’nın
Kilisesi
Aziz Meryem Ana Kilisesinin yanında arada yer alıyor. Mariacki Pl. Adresinde.
Önünde Aziz Meryem Ana Kilisesi altarından alıntı bir kopya heykel bulunmakta.
1400 yıllarında mezarlık şapel olarak inşa
edilmiş. 15 yy’da Cizvitlere geçen kilisenin, içi barok tarzında yeniden
düzenlenmiş, Cizvit manastırı eklenmiş. Dış görünüm Gotik olarak kalmış.
17 yy’da Krakow’un tıp fakültesinin, Prof.
Rafał Józef Czerwiakowski öncülüğünde ilk otopsinin yapıldığı kliniğe dönüşmüş.
16 yy’da İncil’i Latince’den Lehçeye çeviren rahip yazar Jakub Wujek’in
kilisenin altında yaptığı son dinlenme yeri de bulunmuş.
Ana girişte İsa ve üç
havarisinin taştan heykelleri bulunuyor.
16-Burjuva (Hipolit)
Evi
17-Belediye Kulesi
18-Krakow Tarihi Müzesi
19-Bedesten (Sukiennice)
14 yy’da Büyük Kazimierz tarafından yaptırılmış. 1555
yılında çıkan yangından sonra da ünlü sanatçılar tarafından restore edilmiş.
108 m uzunluğunda, 8m genişliğinde Gotik bir yapıya dönüştürülmüş. Kumaşlar,
deri, ipek, balmumu, baharatlarıyla egzotik ithalatın kaynağı haline gelmiş. 18
yy sonunda savaşlar ve Avusturya egemenliği altına girince gücünü iyice
yitirmiş. 19 yy’da mimar Tomasz Prylinski binayı arkadlarla çevreleyerek dikey
geçişinde rizalitleri ilave etmiş. Sütun başlıklarını ise Jan Matejko
tasarlamış.
Güney girişinde eskiden hırsızların kulaklarını kesmek için
kullanılan bıçak asılı. Birinci katında
Krakow Ulusal Müzenin bir şubesi bulunmakta. İçerisinde turistik
hediyelikler, Polonya’nın meşhur ambarları, el yapımı farklı ürünleri
satılıyor. Bina her gün saat 10:00’dan , 19:00’a kadar açık.
20-Aziz Meryem Ana Kilisesi
(Mariacki Kilisesi)
Görülebilecek en güzel kiliselerden birisi gerçekten. Sadece
dışardan değil içerden de müthiş görkemli ve sanatsal. Ortaçağın bu gotik
kilisesinin, dış ön cephesi iki uzun kuleyle şekilleniyor. Kulenin birisi 80 m.
uzunluğunda, diğerinden biraz daha uzun.
Kilise 13 yy’da aslında inşa edilmiş
ama onarımları uzun yıllara yayılmış. Her yüzyılda yeni bir şeyler eklenmiş. 14
yy sonlarında heykeltraş Wit Stwosz’un boyalı ıhlamur ağacından yaptığı
poliptik, (üçten fazla sayıda birbirine bitişik kanattan oluşan altar/sunak)
ahşap heykeller için muhteşem bir örnek, realizmi ve mistisizmi birleştiren tam
bir başyapıt olmuş. (Meryem Ananın göğe alınmasını anlatıyor) 15.yy’da kilisenin bir kulesinin tepesi sivri
bir külah ile örtülmüş. Burada bir gözcü Moğol saldırısını haber vermeye
çalışırken okla öldürülmüş. Borazanının sesi birden kesildiği için bu ölümün
anısına, hala burada saat başı çalan borazanın (Mariacki Ti’si-Heynal) sesi
aynı şekilde aynı yerde kesilmekte. 18
yy’da Tadeusz Stryjeński denetiminde Neo-Gotik bir bazilika eklenmiş.
Tapınak ve duvar resimleri, vitraylar,
Stanislaw Wyspianski ve Józef Mehoffer ile birlikte Jan Matejko tarafından
yapılmış. Buraya giriş ücretli, biletleri kilise yanındaki küçük ara sokakta
satılmakta. Fakat doğruyu söylemek gerekirse pek bilet kontrolü yapan da
yok.
21-Eczacılık Müzesi
Henüz gidemedik.
22-Matejko Evi
23-Florian Kapısı
link
24-Barbakan
25- Matejko Meydanı-Grunwald
Heykelleri
Matejko meydanı, Barbakan’ın karşı tarafında, Pl.Matejki
adresinde bulunuyor. Bu alanın tam ortasında çarpıcı Grunwald Savaşı heykelleri
bulunmakta. Grunwald savaşının 500.yılına istinaden, önce vatan sonra sanat
diyen Polonyalı heykeltraş Antoni Wiwulski tarafından 60 m
uzunluğunda yapılarak vatanseverlik ruhu yeniden canlandırılmış. 5 Temmuz 1910’da
açılışı yapılmış. Atının üzerinde Alman
Şovalye Ordusunu yenen Polonya kralı ve kumandan Wladyslaw Jagiello tasvir
edilmiş. Bronz heykelin durduğu nokta tarihin yeniden canlandırılması açısından
da çok önemli, tam Barbakan ve onun arkasındaki Florian Kapısıyla karşı
karşıya. Diğer Litvanyalı bronz figürler, savaşçılar ise atının etrafını süslemekte.
Atının önünde ise Alman şövalyelerinin büyük ustası Ulrich von Jungingen yatmakta.
Tabi 1939’larda Nazi işgalinde bu anıtın sağlam kalması beklenemezdi, 1945’te heykelin
parçalarının sürüldüğü şehirlerden toparlanması, onarılması için halk seferber
olmuş. 1972’de buranın Güzel Sanatlar Akademisi heykeltıraşı ve sonrasında rektörü
Marian Konieczny ve Prof. Wiktor Zin’in çabalarıyla küçük bir iki değişiklikle yeniden
dökümleri alınmış. Heykelin üzerinde ‘atalarımızın
1410 zaferi ve kardeşlerimizin 1910’da ruhlarını sevindirmek için’ yazıyor.
Alanın solunda numara13’de
Maciej Moraczewski ‘nin 1879-1880 tarihinde inşa ettiği, neo Rönesans ve neo Barok
tarzı Güzel Sanatlar Akademisi var.
İçeriye girip rahatça gezilebiliyor. Koridor boyunca heykeller, atölyeler,
ortaya çıkan işler harika. Çıplak diye
kaldırılan kendi sanat okullarımızın heykellerini
düşününce derin bir ahh çekmemek mümkün değildi.
26- Aziz Florian’ın
Kilisesi
Kuzey Kraliyet Yolunun başlangıcında bulunan geçmişi 11yy’a
dayanan tarihi bir kilise. 15 yy’da çıkan yangında Aziz Florian su taşıyarak
kiliseyi korumayı başarmış o zamandan beride itfaiye koruyucu azizi ilan
edilmiş. Resim ve heykellerde genelde elinde su taşıyan Roma lejyon subayı olarak
tasvir ediliyor. 16. yüzyıldan itibaren Kilise
Üniversite Collegiate olmuş, Kraliyet taç giyme ve cenaze törenlerinin başlangıç
rotası, kral ve kraliçenin geçici mezarları, 1818 yılında
Tadeusz Kosciuszko’nun kalıntılarının konulduğu ayrıca John Paul II’nin de bir zamanlar papaz olarak
çalıştığı önemli bir kilise.
No comments:
Post a Comment