Wednesday 12 February 2014

Berlin, 2. Gün.




Bilet okutma
Toplu taşımaların tümünde kullanabileceğimiz günlük biletimizi tren istasyonunda ki makinelerden kişi başı 6.70 €’ya aldık. Trenle Houptbahnhofa geçeceğimiz için trene binmeden bileti aldığımız yerin yakınında ki bilet okuyucudan okuttuk. Okutmayınca biletsiz binmiş oluyorsunuz. İnip karşıya geçtik, beş dakika
Gedenkstatte Berliner Mauer
y
ürüyünce, Hamburgerbahnhoff modern sanat müzesine gelmiştik. Giriş ücretinin kişi başı 14 olduğunu duyunca tabi girmekten de vazgeçmiştik. Ben burada her şeyin nasıl bu kadar pahalı olduğuna söylenirken bir yandan da orijinal Berlin duvarının hala korunan bir kısmını görmek üzere Gedenkstatte Berliner Mauere doğru  yola çıkmıştık.  Aynı isimli parkta indik, meğer yanlışmış, iki üç durak sonra inmek daha doğru olacakmış, yürüdük tabi. Bernauer Sokağında ki bu iki duvarın arasında bir gözetleme kulesi, arada silahlar ve mayınlar varmış. Daha iyi görebilmek için saat 16:15e kadar açık olan karşı
East Side Gallery
sokakta ki binan
ın 6. katına merdivenle çıkılabiliyor, fotoğraf çekilebiliyor.  Oradan otobüse binip Mühlenstraße sokağına geçtik ve sokak boyunca uzanan East Side Gallery yi, Berlin duvarının doğu yakası  üzerinde ki bu müthiş graffiti çalışmalarını takip ederek yürüdük. Müthişti gerçekten. Sonra Nikolaiviertele geçip Alman ressamı Heinrich Zillenin heykelini gördük, buraya çok yakın olan St.Nikolai Kilisesinide geçip,
Berlin Katedrali
Berlin Dom ( Berlin Katedrali)
a ulaştık. Bir kaç fotoğraf çektikten sonra hemen karşısında ki parkın içinde yer alan Marx ve Engelsin heykellerini bulduk. Burda çektiğimiz fotoğraflar Berlin Domdan daha fazlaydı :) Müzeler adasını (Museumsinsel Berlin) görmek için burdan Friedrichstr sokağı yönüne doğru yürüdük. İçerisinde 5 müzenin, mutlaka görülmesi gereken Pergamon müzesinin de olduğu bu yer için komple bir günü ayırmak gerekiyor. Toplu taşımayla buraya ulaşmak için U6 ile Friedrichstr durağında inmeniz gerekiyor.   Biz buradan
Humboldt Üniversitesi
Berlin
in en eski (1810) üniversitesi olan Humboldt Üniversitesine doğru yürümeye devam ettik. Bu üniversite Einstein, Marx gibi daha bir çok ünlü düşünür ve bilim adamının yetiştiği bir üniversite. İçeriye girip gezilebiliyor, kafesinde birşeyler yiyip içebiliyorsunuz.
Mitte ilçesindeki Gendarmenmarkt meydanında yer alan Konzerthaus ve Deutscher,Französischer Dom (Konser salonu ve Alman-Fransız Katedrali) a vardığımızda hava kararmış ve ışıklarıyla, içerden yükselen müthiş müzikle neredeyse büyülenmiştik. Arkasında hemen Friedrichstr caddesi alışveriş sevenler için ünlü
Konzerthaus
markalar
ıyla devam etmekteydi. Üzerinde CheckpointCharlie noktasına geldik ve orada ki Einstein
Café de bir mola verelim dedik, gel görki hiç keyif alamadık, servisleri çok kötüydü, üstelik tuvalet bile ekstra ücretliydi. Checkpoint Charlie civarında dolaşan biraz rahatsız olsa da güleryüzlü sempatik bir adam var, herkesle tokalaşmayı, onların fotoğraflarının içine girmeyi pek seviyor kısa zamanda anladığımız kadarıyla. Bizde orada fotoğraf çekerken ısrarla makinemizi alıp, eşimle fotoğrafımızı çekti, sonra tam Chris benim fotoğrafımı çekiyordu ki, o da elini omuzuma atıp benimle poz verdi, yanda ki fotoğrafta göreceğiniz üzere, tırsmışım biraz sanki :) üstüne bir de yanağımdan öpüp ayrıldı... :))

No comments:

Post a Comment