Thursday 13 February 2014

Berlin, 3. Gün.



    
Akşam Varşovaya doğru yola çıkacaktık ve bugün kendimizi fazla yormak istemedik. Görmemiz gereken çoğu yeri yürüyerek iki günde görmüştük bile. Breitscheidplatz tarafına gidip önce Europa Centera ordan
Kaiser-Wilhelm Gedachtniskirche
Y
ıkık Kilise Kaiser-Wilhelm Gedachtniskirche e gittik. Girişindeki muhteşem tavan resimleri kesinlikle görülmesi gerekenlerden. Tiergarten parktan trenle geçerken, uzun ağaçlık yolun sonundaki Victory sütunu tüm ihtişamıyla bize buradayım diyordu, fakat bu parkı gezmeyi biraz daha ısınmış havalara ertelemeye karar vermiştik. Hackescher Markta geldiğimizde ise şirin bir pazar karşıladı bizi. Eğlenceliydi. Oradan Rosenthaler sokağına döndük ve
eski Yahudi Kız Okulu
soka
ğın girişinde  sol tarafta eskiden Yahudi Kız Okuluyken şimdi birkaç barın ve bazı sanatçıların grafiti, heykel çalışmalarının olduğu avluyu keşfettik. Tesadüfen bulduğumuz bu yeri görmüş olmaktan çok sevinç duydum. Biraz daha ilerde asıl gelme sebebimiz olan Yahudilerin   eskiden
yaşadığı "Hackesche Höfe"  denilen alana girdik, büyük üstü açık bir labirent gibi dizilmiş sokaklarından cafelere butiklere göz attık. Şehirden yalıtılmış gibi duran bu alanda kendimi inanılmaz huzurlu hissettim. İçerde Almanyanın özel trafik lambalarından yola çıkarak tasarlanmış hediyelik eşyaların olduğu, her yerde şubelerini göreceğiniz Ampelmann mağazaları da var. Almanlar’ın herşeyi paraya dönüştürme gücüne, Berlinin yıkılan duvarından diye sattıkları taşları gördüğümde şaşıp kalmıştım. Bu mağazayla beraber yok daha neler! dedim. Öyle ya, bunca göçmen ve işsiz vatandaşı bir yandan desteklemek kolay da değil.
Alexanderplatz
Biraz ac
ıkmıştık, hemen trene binip Alexanderplatza geçtik. Dünya Saatinin olduğu yerde sosis bira satılan büfelerden yiyeceklerimizi alıp bir masaya geçtik ve güneşli bir kış gününün keyfini çıkarttık. Hemen karşımızda TV Tower  vardı. Almanya Sosyalist Partinin kendi mimarilerinin gücünü göstermek ve doğu Almanya cumhuriyetinin sembolü olmasını istedikleri bu kule yapıldıktan sonra planda olmayan güneş ışığının yuvarlak gövdeye düştüğünde ortaya çıkardığı büyük  haç işaretiyle, halkın burayı Pope's Revenge, "St. Walter"  gibi lakaplarla anmasına neden olmuş. :)

Artık son bir yer daha kalmıştı görmek istediğimiz:  Topographie Des Terrors Bu müzeye giriş ücretsiz, içinde savaş fotoğrafları, videolar, inceleyebileceğiniz dosyalarında olduğu bir müze. Müzenin önünde ki Berlin duvarı arasında bir de tarihi
Denkmal für die ermondeten Juden Europas
nazilere ait bir cezaevi kal
ıntıları bulunmakta.  Yakınında ki Laras Bistronun samimi, sakin ortamında kahvelerimizi yudumladık. Daha önce hava karanlık olduğu için iyi fotoğraf kareleri alamadığımız Avrupada öldürülen Yahudiler anısına yapılmış Denkmal für die ermondeten Juden Europas a döndük. İnsanı rahatsız eden bu geniş bir alana yayılmış, binlerce taş blok arasından yürürken, anıtın gerçek amacına ulaştığını anladım. Artık Berlin gezimizin sonuna gelmiştik, arkadaşım bizi evinde çok güzel ağırlamış, zaman kaybetmeyelim yorulmayalım diye çantalarımızı da Varşova otobüsüne bineceğimiz  ZOB Funkturm terminaline getirmişti.


No comments:

Post a Comment